- Katılım
- 3 Ağu 2019
- Mesajlar
- 429
- Tepkime puanı
- 141
- Puanları
- 43
15.12.2019 Tarihte Bugün- 15 Aralık;
Bugün Doğanlar (15 Aralık);
Bugün Ölenler (15 Aralık);
1256 | İran'da bulunan haşhaşîlerin Alamut kalesi, Hülagû Han ordusu tarafından yok edildi. | |
1574 | III. Murat 12. Osmanlı padişahı olarak tahta çıktı. | |
1840 | Napolyon Bonapart'ın naaşı, St. Helene Adası'ndan Paris'e getirilerek Invalides'e gömüldü. | |
1890 | Amerikan yerli kabilelerinden Titan Dakotaları'nın şefi Oturan Boğa (Tatanka Iyotake), ABD'nin harekete geçirdiği yerel polis ve askerler tarafından öldürüldü. | |
1893 | Wilhelm Ludwig Thomsen, Danimarka Kraliyet İlimler Akademisinde sunduğu bildiriyle Orhun alfabesini çözdüğünü ve Orhun Kitabeleri'ni okuduğunu bilim dünyasına açıkladı. | |
1923 | Türkiye - Macaristan dostluk antlaşması İstanbul’da imzalandı | |
1934 | Bingöl'de 4.9 büyüklüğündeki depremde 12 kişi öldü. | |
1936 | Ankara'da 19 Mayıs Stadyumu, Başbakan İsmet İnönü'nün söylevi ile açıldı. | |
1939 | Rüzgar Gibi Geçti filmi Atlanta'da (ABD) gösterime girdi. | |
1941 | 769 Rumen Yahudisi yolcusuyla Filistin'e giden Struma gemisi, İstanbul'a geldi. Geminin yolcu indirmesi yasaklandı. | |
1948 | TBMM'de Sivas Kongresi'ne seçilen Temsil Heyeti üyeleriyle TBMM'nin birinci döneminde bulunan üyelere vatan-ı hizmet tertibinden aylık bağlanması hakkında kanun kabul edildi. | |
1948 | Fransa ilk nükleer reaktörün kuruluş çalışmalarına başladı. | |
1949 | Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO)'nün İstanbul bürosu açıldı. | |
1954 | Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) kuruldu. | |
1957 | Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, Yunanistan'ın Kıbrıs tezini reddetti. | |
1958 | Adalet Bakanı Esat Budakoğlu, 4 yıl içinde basın suçundan 238 gazetecinin mahkûm olduğunu açıkladı. | |
1960 | Erzurum'da radyo istasyonu açıldı. | |
1960 | I. Baudouin kraliçe Fabiola adını alan Fabiola de Mora y Aragón ile evlendi. Evlilik töreni Brüksel'deki Saint-Michel-et-Gudule katedralinde yapıldı ve Belçika'da ilk kez olmak üzere televizyonda yayınlandı. | |
1970 | Sovyet uzay sondası Venera 7 Venüs gezegenine ulaştı ve etrafında 23 dakika dolanarak Dünya'ya bilgi gönderdi. | |
1970 | Polonya'da işçiler ayaklandı. | |
1972 | Yaşar Kemal, pasaport verilmediği için uluslararası bir toplantıya gidemedi. Tepkiler üzerine, yazara 15 gün sonra pasaport verildi. | |
1986 | Olimpiyat şampiyonu halterci Naim Süleymanoğlu, Türk vatandaşı oldu. | |
1987 | Cumhuriyet tarihinde dolar, resmen ilk kez dört haneli rakama ulaştı. Merkez Bankası Amerikan Dolarının satış kurunu 1.300 liraya yükseltti. | |
1989 | Romanya'da, devlet başkanı Nicolay Çavuşesku'nun devrilmesine kadar gidecek olan halk ayaklanması başladı. | |
1990 | Kırgızistan bağımsızlığını ilan etti. | |
1996 | Türkiye tarihinin o güne kadarki en büyük ikramiyesi bir Sayısal Loto talihlisine çıktı: 211 milyar lira. | |
2000 | Bitlis'in Tatvan ilçesi yakınında 6. Zırhlı Tugay Komutanlığına ait askeri helikopter düştü. Kazada 2 asker şehit oldu, 5 asker yaralandı. | |
2000 | Afyonkarahisar ve çevresinde büyüklüğü 5.8 olan depremde 6 kişi öldü, 42 kişi yaralandı. | |
2000 | Çernobil reaktör kazasının ardından nükleer santralin çalışması durduruldu. |
Bugün Doğanlar (15 Aralık);
37 | Neron, Roma imparatoru (ö. 68) | |
130 | Lucius Verus, Roma imparatoru (ö. 169) | |
1832 | Alexandre Gustave Eiffel, Eiffel Kulesi’nin yaratıcısı, Fransız mühendis | |
1852 | Henri Becquerel, Fransız nobel ödüllü (1903) fizikçi | |
1859 | Ludwik Lejzer Zamenhof, göz doktoru, filolog ve dünyada en çok kullanılan yapay dil olan Esperanto'nun yaratıcısıdır. | |
1882 | Fernando Tambroni, (ö 18 Şubat 1963) İtalyan Hristiyan-Demokrat politikacı ve 1960 yılının dört ayı süresince İtalya Başbakanı | |
1907 | Oscar Niemeyer, Brezilyalı ünlü bir mimar | |
1913 | Roger Gaudry, Kanadalı bilimadamı (ö. 2001) | |
1918 | Ahmet Ben Bella, Cezayir bağımsızlık savaşı lideri | |
1920 | Ahmet Tarık Tekçe, sinema oyuncusu (ö. 4 Ekim 1964). | |
1924 | Ruhi Sarıalp, Olimpiyatlarda Üç adım atlamada mücadele etmiş Türk atletidir | |
1971 | Necati Şaşmaz,Kurtlar Vadisi dizisinin başrol oyuncusu. | |
1977 | Mehmet Aurelio, Brezilya asıllı Türk futbolcu | |
1979 | Adam Brody, ABD'li aktör. | |
1980 | Alexandra Stevenson, ABD'li profesyonel tenis oyuncusu. | |
1982 | Matias Emilio Delgado Arjantinli futbolcu | |
1984 | Véronique Mang, Fransız atlet |
Bugün Ölenler (15 Aralık);
1072 | Alp Arslan, Selçuklu hükümdarı (d. 1029) | |
1574 | II. Selim, Osmanlı padişahı (d. 1524) | |
1675 | Johannes Vermeer (ya da Jan Vermeer); Hollandalı bir ressam (d. 31 Ekim 1632) | |
1890 | Oturan Boğa (Yerli dilinde: Tatanka Iyotake); (d. 1831), ABD ordularına karşı savaşan son Yerli kabile şefi | |
1925 | Süleyman Sırrı Bey Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk iki ve dördüncü hükümetlerinde Nafia Vekilliği (Bayındırlık Bakanlığı) yapmış siyasetçi (d. 1874) | |
1944 | Glenn Miller, ABD'li caz müzisyeni (d. 1904) | |
1958 | Wolfgang Pauli, Avusturyalı nobel ödüllü (1900) fizikçi | |
1962 | Charles Laughton, İngiliz oyuncu (d. 1 Temmuz, 1899) | |
1966 | Walt Disney, ABD'li çizgi film animatörü, film yapımcısı (1901) | |
1974 | Anatole Litvak, Ukrayna doğumlu uluslararası film yönetmeni ve yapımcısı (d. 1902) | |
1989 | Ali Şen, sinema ve tiyatro oyuncusu (d. 1918) | |
1989 | Andrey Saharov, Sovyet nükleer fizikçi, insan hakları savunucusu ve Nobel Barış ödülü sahibi (d. 1921) | |
1991 | Vasili Zaytsev, Sovyet keskin nişancı.(d. 1915) | |
1992 | Adnan Öztrak, TRT'nin kurucularından ve ilk genel müdürü (d. 1915) | |
2004 | Şükran Kurdakul, Türk şair ve yazar (d. 1927) | |
2010 | Nijat Özön, Türk dilci, sinema tarihçisi ve çevirmen (d. 1927) | |
2011 | Sönmez Atasoy, sinema ve tiyatro oyuncusu (d. 1944) |
Sultan Alparslan Büyük Türk;
Sultan Alparslan kimdir? Sultan Alparslan döneminin başlıca olayları nelerdir? Malazgirt Savaşı ne zaman, nerede ve kimler arasında yapıldı? Sultan Alparslan’ın vasiyeti nedir? Sultan Alparslan nasıl öldü? Büyük Selçuklu Devleti’nin ikinci hükümdarı, fethin babası, büyük cihangir; Sultan Alparslan’ın hayatı...
Sultan Alparslan, Horasan Meliki Çağrı Bey’in oğludur. Selçuklu-Karahanlı savaşı başlamadan 20 Ocak 1029’da doğdu. Henüz küçük yaşta iken, babası Çağrı Bey’in hastalanması üzerine idareyi ele alarak Gazneli taarruzlarını durdurması,1049’da Karahanlılara ve 1058’de Gaznelilere karşı zaferler kazanması, Çağrı Bey’in son yıllarında veliaht sıfatıyla yönettiği Horasan ve bütün Selçuklu topraklarında büyük bir itibar kazanmasını sağladı. Çağrı Bey’in Ağustos 1008’da ölümü üzerine Horasan Meliki oldu.
SULTAN ALPARSLAN’IN TAHT MÜCADELESİ
Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey Eylül 1063’te ölünce, vasiyeti üzerine tahta üvey oğlu Süleyman çıktı. Vezir Amîdülmülk tarafından tahta çıkarılan Süleyman’a karşı Alparslan, ağabeyi Kirman Meliki Kavurd, amcası Mûsâ İnanç Yabgu, Çağrı ve Tuğrul beylerin amcazadeleri olan Selçuk’un torunu Kutalmış taht üzerinde hak talep etti.
Alparslan, önce Herat’ta bulunan amcası İnanç Yabgu üzerine yürüyerek onu mağlûp etti. Ardından ordusu ile imparatorluk başkenti Rey’e doğru hareket etti. 1063 yılının son günlerinde yapılan savaşta Kutalmış’ı da mağlûp etti. Alparslan’ın Rey’e girmesi üzerine İsfahan’a kadar ilerleyen Kirman Meliki Kavurd bölgesine geri döndü. Alparslan’ın tahta çıkarak adına hutbe okutup sikke kestirmesinden sonra saltanatı, Halife tarafından da 27 Nisan 1064’te tasdik ve ilân edildi.
SULTAN ALPARSLAN’IN BATI SEFERİ
Sultan Alparslan, iki ay idarî işlerle ve ordunun hazırlıklarıyla meşgul olarak Şubat 1064’te “Rum gazâsı” adı verilen batı seferine çıktı. Sultan Alparslan hükümdarlığı süresince devletin batı yönüne daha çok önem verdi, batıda fetih, doğuda ise genellikle asayişi sağlama amacı güttü. Bunun sebebi, babası Çağrı Bey’in Bizans üzerine yaptığı akınlar sırasında keşfedilen Doğu Anadolu yaylalarının Türkler için en uygun yerleşme alanı görülmesi oldu.
ANADOLU’YA YAPILAN TÜRK GÖÇLERİ
Selçuklu, devlet teşkilâtı, kuvvetli ordusu ve mükemmel idaresiyle Orta Asya kendilerini emniyette görmeyen ve ekonomik sıkıntı içinde bocalayan Türk toplulukları için sığınılacak kapı oldu. Bu sebeple dönmemek üzere Selçuklu topraklarına akan ve Oğuz ağırlıklı Türk boyları, kimi Selçuklu şehzadelerinin hizmetine girerek fetihlere katılırken kimi de kendi beylerinin emrinde, yeni yurtlar edinmek için savaştı. Selçuklu ülkesinin hemen her tarafına XI. yüzyılın başlarından beri aralıksız süregelen göçler yer yer sosyal rahatsızlıklara da neden oldu. Bu sorun konargöçer Türklerin hayat şartlarına uygun, Orta Asya’ya benzeyen ve hayvan yetiştirmeye elverişli Anadolu’nun fethini zorunlu kıldı.
Hıristiyanların elinde bulunan Anadolu’nun fethedilmesi hususunda kararlı olan Selçuklu devlet adamları, Türkleri Bizans sınırlarına sevketmeyi devletin resmî iskân siyaseti olarak gördü. Fakat Anadolu’ya ulaşmak için Urmiye gölü yöresinden Tiflis’in kuzeyine kadar uzanan yerlerde Bizans’a bağlı ileri karakol vazifesi gören küçük prensliklerin ortadan kaldırılması gerekiyordu.
ANADOLU’NUN KİLİDİ ANİ ŞEHRİNİN FETHİ
Sultan Alparslan, Gürcistan seferinin ardından Doğu Anadolu’ya geçerek 16 Ağustos 1064’te Bizans’ın elinde olan, bölgenin en müstahkem şehri Ani’yi fethetti. Ani’nin Müslümanlar tarafından fethedilmesi Doğu’da ve Batı’da büyük yankı uyandırdı.
SULTAN ALPARSLAN’IN DOĞU SEFERİ
1065 sonbaharında büyük bir ordu ile Hârizm’e hareket eden Alparslan, Mangışlak taraflarında kervanlara saldıran, kargaşa çıkaran asileri uzaklaştırdı. Daha sonra Kıpçakları itaat altına alarak doğuya yöneldi ve Mâverâünnehir’e girdi. Cend şehrinde bulunan atası Selçuk Bey’in mezarını ziyaret etti. Cend topraklarını Selçuklulara bağlayarak seferini tamamladı. Alparslan’ın asayişi sağlamak amacıyla başlattığı doğu seferi, Hazar denizinden Taşkent’e kadar bütün toprakların büyük bir kısmı savaşmaya dahi gerek kalmadan Selçuklu hâkimiyetine girmesiyle sonuçlandı.
SULTAN ALPARSLAN’IN AZERBAYCAN SEFERİ
Sultan Alparslan, 1068 yılı başlarında ikinci Kafkasya seferine çıktı. Amacı Azerbaycan’ı tamamen Selçuklulara bağlamaktı. Bu seferde Tiflis dahil Azerbaycan şehirleri fethedildi.
ANADOLU’YA TÜRK AKINLARI
Sultan Alparslan, her iki Kafkasya seferini de yarım bırakmasına rağmen Türklerin Anadolu’daki ilerlemeleri devam etti. Anadolu’nun ellerinden gittiğini gören Bizans, imparatoriçe ile evlenerek tahta geçen Roman Diyojen’i kurtarıcı olarak gördü. Roman Diyojen, 1068 baharında çoğunluğu ücretli askerlerden oluşan bir ordu ile Anadolu seferine çıktı. Roman Diyojen, Orta Anadolu üzerinden güneye inip Suriye yolunda stratejik değeri olan Menbiç Kalesi’ni fethederek geri döndü. Ardından yapılan iki sefere rağmen netice alınamadı. Bunun üzerine Diyojen, Türk meselesini kökünden halletmek üzere büyük bir orduyla yalnız Anadolu’yu akıncılardan temizlemek değil, İran içlerine yürüyerek Selçuklu başkentini de zaptetmek amacıyla 13 Mart 1071 günü dördüncü seferine çıktı.
İSLAM BİRLİĞİ MÜCADELESİ
Sultan Alparslan, bu sırada Suriye’de Fâtımîler ile mücadele ediyordu. Çünkü Tuğrul Bey’den beri Selçukluların kurmaya çalıştığı İslâm dünyasındaki dinî-siyasî birlik, Fâtımîlerin aksi yöndeki çabaları sebebiyle gerçekleşemiyordu.
MALAZGİRT’E DOĞRU
Sultan Alparslan, Suriye’de iken gelen Bizans elçisi imparatorun Malazgirt ve Ahlat’a karşılık, Menbiç’i Selçuklulara bırakmak istediğini bildirdi. Teklifi kabul etmeyen Sultan Alparslan, büyük bir Bizans ordusunun geldiği istihbaratı üzerine, ordusunun bir bölümünü Şam’ı fethetmek üzere Suriye’de bırakarak Musul’a geçti. Burada Selçuklu ordusunun yaşlı ve yorgun askerleri terhis edilip yerlerine zinde kuvvetler alındı ve çeşitli savaş hazırlıkları yapıldı.
MALAZGİRT MEYDAN MUHAREBESİ
26 Ağustos 1071 Cuma günü Malazgirt ovasında yapılan meydan savaşında Selçukluların kazandığı büyük zafer Türklere Anadolu kapılarını açarak dünya tarihinine tesir etti.
Artuk, Mengücük, Saltuk, Dânişmend ve diğer Türk beylerinin güçleriyle birlikte Bizans kuvvetlerinin ancak dörtte birine denk gelmesine rağmen Selçuklu ordusu moral gücünün yüksekliği, taktik üstünlük, Sultan Alparslan’ın konuşması ve savaş esnasında Peçenek (Kuman), Uz (Oğuz) kuvvetlerinin Selçuklu safına geçmesi sayesinde savaşı kazandı. Bizans ordusu pek çoğu ücretli, aralarında dil, din, ortak gaye gibi birleştirici unsurlar olmayan kuvvetlerden oluşuyordu. Selçuklu ordusu yalnız Müslüman Türklerden ibaretti. Bizans kumandanları arasında rekabet ve çeşitli fikir ayrılıkları bulunurken Selçuklu kumandanları, Alparslan’ın etrafında kenetlenmişti. Bizans ordusunun manevra kabiliyeti zayıf, ağır teçhizatlı birliklerine karşı Türk kuvvetlerinin hafif teçhizatlı, manevra kabiliyeti yüksek süvari kıtalarından meydana gelmiş olması, savaşın seyri ve sonucunu etkiledi. Savaşın kazanılmasında en önemli neden Sultan Alparslan’ın Türklerin tarih boyunca kara ve deniz savaşlarında kullandıkları, Kurt Kapanı (Turan, Hilal Taktiği) taktiğini kullanması oldu.
SULTAN ALPARSLAN’IN ROMEN DİYOJEN’E MUAMELESİ
Sultan Alparslan, savaştan sonra Romen Diyojen’i şeref misafiri olarak ağırladı. İki hükümdar arasında dostluk kuruldu ve bir barış antlaşması imzalandı. Ancak Roman Diyojen’in gıyabında tahttan indirilmesi ve bir süre sonra 4 Ağustos 1072’de öldürülmesi üzerine bu antlaşma hükümleri uygulanamadı.
SULTAN ALPARSLAN’IN TÜRKİSTAN SEFERİ
Sultan Alparslan, Roman Diyojen’in acıklı ölümüne çok üzüldü ve barış antlaşmasının geçersiz olduğunu ilân ederek Bizans üzerine bir ordu gönderdi. Kendisi de 200 bin kişilik ordusuyla Türkistan seferine çıktı. Bu seferin sebebi Selçuklu Devleti’ni tehdit eden Karahanlıları tamamen ortadan kaldırmaktı.
SULTAN ALPARSLAN NASIL ÖLDÜ?
Sultan Alparslan, Karahanlı topraklarında bir süre kuşatmaya direndikten sonra teslim olarak huzura kabulünü isteyen Barzam Kalesi kumandanı Yûsuf Hârizmî (Barzemî) tarafından, çizmesine sakladığı küçük bir hançerle vurularak ağır şekilde yaralandı, dört gün sonra da 24 Kasım 1072’de şehit oldu.
SULTAN ALPARSLAN’IN VASİYETİ - Sultan Alparslan’ın Oğlu
Sultan Alparslan, ölmeden önce oğlu Melikşah’a biat edilmesini, dul kalacak son karısının kardeşi Kirman Meliki Kavurd’la evlendirilmesini, Kirman ve Fars bölgelerinin Kavurd’a bırakılmasını ancak onun başkente yakın Şiraz’da oturtularak kontrol altında tutulmasını vasiyet etti. Sultan Alparslan’ın ileri görüşlülüğünü gösteren bu vasiyet, Kavurd’un isyan etmesi üzerine uygulanamadı.
Hülagü Han Ve Alamut Kalesi
Hülagü Han (1217-1265) Cengiz Han'ın torunu olup İlhanlı Devletinin kurucusudur. Soyu Cengiz Han dan gelen Hülagü Han, adını Abbasileri yıkan hükümdar olarak tarihe geçirmiştir. Özellikle İran üzerine yaptığı sefer ve Bağdat' ın alınması sırasında yaşanan olaylarla birlikte, tarih sayfalarına kanlı bir sayfa açarak adını duyuran Moğol hükümdarı, tarihin en ilginç kişiliklerinden biridir.
Cengiz Han'ın ölümünün ardından, babası Büyük Han Mengü tarafından güneyde İran ve Abbasilere karşı, dedesi Cengiz Han'ın politikalarını devam ettirmesi için görevlendirilmiştir.
Ardından büyük bir Ordu Kuran Hülagü Han, İran'a sefer düzenlemiş, ilk etapta hiçbir direnç ile karşılaşmadan fethederek yoluna devam etmiştir. Meşhur Haşhaşilerin Alamut Kalesini kuşatmış, yüzyıllar boyu kimsenin alamaz dediği Alamut kalesini usta bir bilginlik ve teknoloji ile kolayca fethetmiştir.
Hülagü Han, mühendisleri sayesinde sarp bir yamaçta bulunan, Alamut kalesini fethederek dünya tarihine geçmiştir. Bilindiği üzere Alamut kalesi oldukça sarp kayalıklarda kurulmuş, profesyonel Haşhaşiler tarafından korunmakta ve alınması çok zor bir konumdaydı. Hülagü Han mühendislerin akıl vermesiyle, kalenin altında bulunan tepenin içine tüneller kazdırmış ve açılan tünellerin içini tamamen Petrol ve Barut ile doldurmuştur. Kalenin bulunduğu tepeyi adeta dev bir bombaya dönüştürerek kaleyi havaya uçurmuştur.
Bununla birlikte Hülagü Han ve Moğol ordusu, hiç alınamaz denilen Alamut Kalesi'ni fethederek ardından Bağdat'a yönelmiştir.
Babası Büyük Han'nın ona, kendisine direnmeyen kasabalara ve milletlere hoşgörüyle davranması, ancak ona direnen şehirleri ise tamamen kılıçtan geçirmesi yönünde öğütte bulunmuştur.
Hülagü Han, Bağdat'a ulaşmış ve Halife Mustasım'a teslim olmasını istemiştir. Halife ise kendisine saldırırsa Allah'ın gazabına uğrayacağını söyleyerek teslim olmayı reddetmiştir.
Hülagü Han, bu sebepten oldukça kızmış ve Moğol savaş makinesini harekete geçirmiştir. Abbasiler üzerine Bağdat'a oldukça kanlı bir sefer yapmış, Bağdat şehrini çok fazla zorlanmadan yıkıcı Savaş gücü ile ele geçirmiştir. Asıl dram Bağdat'ı fethettikten sonra yaşamıştır. Dünya tarihine, katliamlar sayfası içinde geçen bu seferde, Bağdat' ta yaşayanların tamamının öldürüldüğü ifade edilmektedir.
Son düzenleme: