- Katılım
- 3 Ağu 2019
- Mesajlar
- 429
- Tepkime puanı
- 141
- Puanları
- 43
22.12.2019 Tarihte Bugün- 22 Aralık;
Bugün Doğanlar (22 Aralık);
Bugün Ölenler (22 Aralık);
1453 | İstanbul Üniversitesi (Darülfünun) kuruldu. Darülfünun, 1933'te üniversiteye dönüştürüldü. | |
1574 | Padişah III. Murat tahta çıktı. | |
1603 | Osmanlı padişahı III. Mehmet öldü, yerine oğlu I. Ahmet tahta çıktı. | |
1829 | İlk, yolcu taşıyan demiryolu hattı olan Baltimore-Ohio Demiryolu açıldı. | |
1849 | Dostoyevski son anda idamdan döndü. | |
1894 | Yüzbaşı Alfred Dreyfus'un haksız yere casusluk suçuyla yargılandığı Dreyfus davası Fransa'da başladı. | |
1895 | Halka açık ilk sinema gösterimi, Paris'te Rennes Sokağı'nda yapıldı. 28 Aralık'tan itibaren de Capucines Bulvarı'ndaki Grand Cafe'nin bodrum katında düzenli gösterimler başladı. Sinemaya adını verenler, kaydında ve gösteriminde kullanılan makineyi icat edip ilk filmleri çekenler, Lyonlu Lumiere kardeşlerdi. | |
1914 | Harbiye Nazırı ve Erkanı Harbiye Umumiye Reisi Enver Paşa'nın, Rus işgali altındaki toprakları kurtarmak ve Rusya içlerine ilerlemek amacıyla planladığı Sarıkamış Harekatı başladı. Harekat yaklaşık 90 bin askerin ölümüyle sonuçlandı. | |
1917 | Finlandiya'nın Rusya İmparatorluğu'dan bağımsızlığının tanınması. | |
1932 | Hindistan'daki İngiliz yönetimi, 28 bin mahkumu serbest bıraktı. Mahkumlar arasında Mahatma Gandhi de vardı. | |
1933 | Almanya'da Reichstag (parlamento binası) yangınını çıkaran Van der Lubbe idama mahkûm oldu. | |
1938 | Alman kimyacı Otto Hahn tarafından ilk atom çekirdeği patlatıldı. | |
1944 | Vietnam Halk Ordusu kuruldu. | |
1956 | İlk kez bir goril doğal ortamı dışında, bir hayvanat bahçesinde doğum yaptı. Esaret altında doğan gorile 'Colo' adı verildi. | |
1962 | Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu kuruldu. | |
1963 | Lakonia adlı yolcu gemisi Madeira Adaları'nın (Portekiz) 270 km kuzeyinde yandı: 128 kişi öldü. | |
1964 | Casus uçak Lockheed SR-71 Blackbird (kara kuş) ilk uçuşunu yaptı. | |
1965 | İngiltere'de tüm kara yollarında azami hız sınırı saatte 70 mil (112 km) olarak saptandı. Daha önce bu ülkede bir hız sınırı yoktu. | |
1974 | Erzurum'da çığ altında kalan 6 kayakçı öldü. | |
1978 | Kahramanmaraş olayları başladı. 26 Aralık'a kadar süren olaylarda 111 kişi öldü, 176 kişi yaralandı. | |
1979 | Paris'teki Türk Turizm ve Tanıtma Bürosu Müdürü Yılmaz Çolpan, uğradığı silahlı saldırıda öldürüldü. Suikastı Ermeni terör örgütü ASALA üstlendi. | |
1984 | New York metrosunda, Bernhard Hugo Goetz adlı bir beyaz, kendisini gasp edeceklerini iddia ettiği 4 zenciyi öldürdü. | |
1989 | Romanya devlet başkanı Nicolae Ceauşescu, halk ayaklanması sonucu yönetimden alındı. | |
1990 | Lech Walesa, Polonya'nın ilk seçilmiş başkanı sıfatıyla parlamentoda yemin ederek görevine başladı. | |
1992 | Futbolcu Tanju Çolak, 9 yıl hapse mahkûm edildi. Çolak yurda kaçak Mercedes sokmaktan yargılanmaktaydı. | |
1994 | Yeni Demokrasi Hareketi aynı adla partileşti; genel başkanlığa Cem Boyner seçildi. | |
1999 | Hükûmet Egebank, Yaşarbank, Yurtbank, Sümerbank ve Esbank'a el koydu. | |
2000 | Madonna, film yönetmeni Guy Ritchie ile İskoçya'da evlendi. | |
2002 | Afganistan'da Hamid Karzai'nin başkanlığında kurulan geçici yönetim görevine başladı. |
Bugün Doğanlar (22 Aralık);
1639 | Jean Racine, fransız şair | |
1869 | Dimitri Egorov, Rus matematikçi (ö. 1931) | |
1885 | Giacomo Puccini, İtalyan opera bestecisi | |
1887 | Srinivasa Aiyangar Ramanujan, Hintli matematikçi (ö. 1920) | |
1888 | Joseph Arthur Rank, İngiliz sanayici ve film yapımcısı. (ö. 29 Mart | |
1899 | Ekrem Hakkı Ayverdi, Türk yazar, mühendis. | |
1925 | Lefter Küçükandonyadis, Efsanevi Fenerbahçe'li futbolcu | |
1962 | Ralph Fiennes, İngiliz oyuncu | |
1962 | Vanessa Paradis, Fransız aktris,şarkıcı | |
1968 | Emre Aracı, Türk müzikolog, orkestra şefi, besteci | |
1979 | Eleonora Lo Bianco, İtalyan voleybolcu |
Bugün Ölenler (22 Aralık);
69 | Vitellius, Roma imparatoru (d. 15) | |
1880 | George Eliot, İngiliz Yazar (d. 1819) | |
1936 | Nikolay Ostrovski, Sovyet yazar (d. 1904) | |
1959 | Ziyal Şakir, Yazar | |
1961 | Mükrimin Halil Yinanç, Tarih profesörü | |
1981 | Hikmet Dizdaroğlu, Yazar | |
1989 | Samuel Beckett, İrlandalı yazar (d. 1906) | |
2004 | Nezihe Viranyalı, Türkiye'nin ilk kadın pilotlarından (d. 1925) |
Sarıkamış Harekatı;
1914’te tarihimizin en kara günlerinden biri yaşandı. Aralık ayının son haftası, Kafkasya Cephesi’nde büyük bir hayal kırıklığıyla sonuçlanan Sarıkamış Harekâtı’nın yıl dönümüdür.
1914’te tarihimizin en kara günlerinden biri yaşandı. Aralık ayının son haftası, Kafkasya Cephesi’nde büyük bir hayal kırıklığıyla sonuçlanan Sarıkamış Harekâtı’nın yıl dönümüdür. Peki Osmanlı’yı Sarıkamış Hârekatı’na iten sebepler neydi? Sarıkamış’ta neler yaşandı?
22 Aralık 1914’te başlayan Sarıkamış Harekâtı 18 gün sürdü. Binlerce kahraman Mehmetçiğin şehit düştüğü harekâtın üzerinden 102 yıl geçti. Harekâtın ilk 2 gününde Osmanlı askerleri Rus birliklerine karşı kahramanca mücadele etti. Enver Paşa’nın emriyle başlayan harekâtın amacı ise Rusları kuşatmak ve Kars, Ardahan, Artvin gibi Doğu illerini geri almaktı.
Kars ve Ardahan’ın yanı sıra Sarıkamış da “93 Harbi” diye bilinen 1876-1877 Osmanlı-Rus Savaşı’nda Ruslar’ın eline geçmiş ve Sarıkamış'a kuvvetli bir Rus garnizonu yerleştirilmişti.SARIKAMIŞ’TA NELER YAŞANDI?
Birinci Dünya Savaşı’na girmemizden hemen sonra, devletin en güçlü adamı olan Harbiye Nazırı ve Başkumandan Vekili Enver Paşa, Anadolu’nun doğusunu Rus işgalinden kurtarıp Kafkaslar’a uzanabilmek için öncelikle Sarıkamış’ı hedef alan bir harekât hazırlığına girişti. Paşa’yı harekâta yönlendirenlerin başında, onun gibi “sarayın damadı” olan bir başka asker, Albay Hafız Hakkı Bey vardı.
Enver Paşa’nın plânına göre, Üçüncü Ordu’nun bir kolordusu Allahuekber Dağları’nı geçecek ve Sarıkamış kuşatılacaktı.SARIKAMIŞ’TAKİ FELAKETİN SORUMLUSU KİM?
Ama bazı komutanların “Sarıkamış’a ilk giren olma” hayaliyle kendi başlarına harekete kalkışmaları, Hafız Hakkı Bey'in kaçan Rus birliklerini takip ederek kuşatma hattını lüzumsuz yere genişletmesi ve onbinlerce askeri kışlık elbiseleri olmadan daha uzun bir yoldan dağlara tırmandırması büyük felâketi getirdi. Neticenin kötü olacağını hisseden bazı komutanlar, zaten daha önce ardarda istifa etmişlerdi.
Sarıkamış Harekâtı'nda donarak şehit düşen askerler
Öncü birliklerimiz Sarıkamış’a girmeyi başardılar ama şehit oldular ve asıl facia dağlarda yaşandı. Onbinlerce askerimiz soğuktan donarak sonsuz bir uykuya daldı, binlercesi de tifüsten kırıldı. 25 ve 26 Aralık günlerinde vaziyetimiz çok daha kötüleşti ve 3 Ocak’ta artık her şeyin bittiğini anlayan Enver Paşa, Albay Hafız Hakkı Bey’i “Paşa” yapıp Üçüncü Ordu’nun başına geçirdikten sonra Erzurum’a döndü. Hafız Hakkı Paşa da geri çekilme emri verdi ve Sarıkamış harekâtı büyük bir hüzünle noktalandı.
Ama, o günlerin Türkiye’si Sarıkamış’ta neler yaşandığından haberdar olamadı. Gazetelere örneğine bugüne kadar bile rastlanmamış olan bir sansür uygulanmış ve Sarıkamış harekâtı ile ilgili tek bir satır haber yahut resim çıkmamıştı.ENVER PAŞA’YI KARALAMAK İÇİN KULLANDILAR
Rus askerleri, Sarıkamış şehitlerinin başında
Sarıkamış faciası ancak sekiz sene sonra, emekli Binbaşı Şerif Bey’in 1922 yılında yayınladığı bir kitap sayesinde öğrenildi ama kitapta bazı hadiseler bir hayli abartılmış, meselâ “donarak şehit olan 90 bin asker” iddiası ortaya atılmıştı.
Abartmaların gerisinde o günlerin Ankarası’nın İttihad Terakki dönemini, özellikle de Enver Paşa’yı karalama ihtiyacı vardı.
90 bin şehit iddiası doğru değil.
İstiklâl Savaşı’nın en zor günleri yaşanıyordu, Rusya’da bulunan sabık başkumandan Enver Paşa da Gazi’nin başarısız olması hâlinde memlekete dönüp onun yerini alabilmek için Batum’da bekliyordu. Ankara, işte bu yüzden Enver Paşa aleyhinde bir karalama kampanyasına girişmeye mecbur kalmıştı ve Sarıkamış bozgunuyla ilgili abartmalar bu kampanyanın parçasıydı.
Genelkurmay Başkanlığı’nın Sarıkamış’ta şehit düşen asker sayısının 90 binin çok altında bulunduğunu, muharebeye katılan Üçüncü Ordu'nun mevcudunun o sırada 118 bin, muharip asker sayısının da 75 bin olduğunu defalarca duyurmasına ve Ruslar’ın da “donarak can vermiş 23 bin Türk askerini defnettiklerini” açıklamalarına rağmen “90 bin şehit” iddiası bugüne kadar devam etti.90BİN ŞEHİT YALANI
İlk Osmanlı Üniversitesi Sultan Abdülaziz Dönemi Darülfünûn-ı Osmanî (İstanbul Üniversitesi)
Tanzimat’ın ilânından sonra modern üniversitenin açılması için 21 Temmuz 1846 yılında ilk defa girişimde bulunulmuş, ancak 13 Ocak 1863’te bir açılış programı yapılabilmiştir. Bu girişim sadece konferanslarla sınırlı kalmış, düzenli bir öğretim gerçekleştirilememiştir. Açılış konferansında üniversite bünyesinde çeşitli bölümlerin yanında Tarih, Coğrafya ve Felsefe Tarihi gibi derslerin okutulması kararlaştırılmıştır.
1869 Maarif-i Umumiye Nizamnamesi ile açılması düşünülen Darülfünun, 20 Şubat 1870’te Darülfünûn-ı Osmanî adıyla resmen faaliyete başlamıştır. Darülfünûn-ı Osmanî programında üç bölümden birisi Hikmet ve Edebiyat Bölümü olmuştur. Ancak bu bölüm faaliyete geçmeden 1873’te kapatılmıştır.
Bir yıl sonra 1874’te açılan Darülfünûn-ı Sultanî’nin üç bölümünden birisi de Edebiyat-ı Aliye Mektebi’dir. Edebiyat-ı Aliye Mektebi, günümüzdeki Edebiyat Fakültesi’nin çekirdeğini oluşturmuştur.
15 Ağustos 1900’de yapılan yeni düzenleme ile Darülfünûn-ı Şahane adını alan üniversitede Edebiyat Fakültesi de açılmıştır. Bu yıl Edebiyat Bölümü’ne ilk defa 25 öğrenci alınmıştır. İki yıllık olarak planlanan öğretim sonucunda 1902’de bunlardan ancak yedisi mezun olabilmiştir.
1911’de yapılan düzenlemeyle üniversite, İstanbul Darülfünunu ismini almış ve Ulum-ı Şer‘iye, Ulum-ı Hukukiye, Ulum-ı Tıbbiye, Fünun ve Ulum-ı Edebiye Fakülteleri açılmıştır. 1912-1913 eğitim yılında Ulum-ı Edebiye Bölümü’ne 226 öğrenci kaydolmuştur. 1915’te kız öğrenciler için İnas Darülfünunu kurulmuş ve Edebiyat Bölümü öğrencileri derslerini Edebiyat Fakültesi’nde görmeye başlamışlardır. 1919 yılında İnas Darülfünunu Edebiyat Bölümü’nün kız öğrencilerinin de Edebiyat Fakültesi’nde erkeklerle beraber ders görmesi kabul edilmiştir. Şükûfe Nihal 1919-1920 ders yılı sonunda Coğrafya bölümünden mezun olan ilk kız öğrenci olmuştur.
II. Meşrutiyet döneminden itibaren yabancı uyruklu öğretim üyeleri ile birlikte yabancı uyruklu öğrenciler de İstanbul Darülfünunu’na kabul edilmeye başlanmıştır.