- Katılım
- 3 Ağu 2019
- Mesajlar
- 429
- Tepkime puanı
- 141
- Puanları
- 43
STANDARDİZASYON NEDİR?
Standardizasyon, Milletler arası Standardizasyon Teşkilatı (ISO) tarafından şöyle tarif edilmektedir;
Standardizasyon, belirli bir faaliyetle ilgili olarak ekonomik fayda sağlamak üzere bütün ilgili tarafların yardım ve iş birliği ile belirli kurallar koyma ve bu kuralları uygulama işlemidir.
Standardizasyon, aslında toplumun kalite ve ekonomikliği arama çalışmalarının sonucu olarak ortaya çıkan bir faaliyettir.
Standardizasyon, esas olarak mal ve hizmet üretiminde aranacak özellikleri ortaya koymakla beraber, diğer alanlarda da (hukuk, yöntem, vb.) zaman zaman kullanılabilmektedir.
Standardizasyon, bütün ilgili tarafların yardımları, iştirakleri ve karşılıklı iş birliği ile gerçekleştirilmeleri, genel kabul görmelidir.
Standardizasyon, toplumun her kesiminde genel fayda sağlamasının yanı sıra, yine insan için hayati önemi haiz olan çevreyi tahrip etmeme ve yaşanabilir bir çevrenin muhafazası yönünden çok büyük faydalar ihtiva eder.
Bunların bazıları ana başlıklar altında aşağıdaki şekilde sıralamak mümkündür.
ÜRETİCİYE FAYDALARI;
Üretimin belirli plan ve programlara göre yapılmasına yardımcı olur.
Uygun kalite ve seri imalata imkan sağlar.
Kayıp ve artıklar en az seviyeye iner.
Verimliliği ve hasılayı arttırır.
Depolamayı ve taşımayı kolaylaştırır, stokların azalmasını sağlar.
Maliyeti düşürür.
EKONOMİYE FAYDALARI;
Kaliteyi teşvik eder, kalite seviyesi düşük üretimle meydana gelebilecek emek, zaman ve hammadde israfını ortadan kaldırır.
Sanayii belirli hedeflere yöneltir. Üretimde kalitenin gelişmesine yardımcı olur.
Ekonomide arz ve talebin dengelenmesine yardım eder.
Yanlış anlamaları ve anlaşmazlıkları ortadan kaldırır.
İhracatta ve ithalatta üstünlük sağlar.
Yan sanayi dallarının kurulmasını ve gelişmesini sağlar.
Rekabeti geliştirir.
Kötü malı piyasadan kovar.
TÜKETİCİYE FAYDALARI;
Can ve mal güvenliğini korur.
Karşılaştırma ve seçim kolaylığı sağlar.
Fiyat ve kalite yönünden aldanmaları önler.
Ucuzluğa yol açar.
Ruh sağlığını korur, stresi önler.
Tüketicinin bilinçlenmesinde etkin rol oynar.
STANDART NEDİR?
Standardizasyon çalışması sonucu ortaya çıkan belge, doküman veya esere standart adı verilmektedir. Standartlar bilimsel, teknik ve deney çalışmalarının kesinleşmiş sonuçlarını esas alır.
Yalnız günümüzün şartları belirlemekle yetinmez, aynı zamanda geleceğin gelişme imkanlarını da göz önünde bulundurur ve gelişmelere ayak uydurur. Kısaca standart; imalatta, anlamda, ölçmede ve deneyde beraberlik manasına gelmektedir.
STANDART ÇEŞİTLERİ
Standartlar, çeşitli ölçülere ve hareket noktalarına göre sınıflandırılır.
Yapı karakterine göre : Madde, mamul, mahsul, usul (metod), hizmet
Uygulama şekillerine göre : İhtiyari, mecburi
Uygulama alanlarına göre : İşletme, endüstriyel, milli (TS, DIN, vb.), bölgesel (EN vb.), milletlerarası (ISO, IEC vb.)
ULUSLAR ARASI PAZARLAMADA STANDARDİZASYONUN TANIMI
Standardizasyon (Standartlaştırma), bir ürünün ileri sürülen gerçek değerini ölçmeye, anlamaya yarayacak tüm nitelik ve maddelerin belirlenerek ürünün ve ambalajının bir örnek hale getirilmesidir. Değer öğelerinin karşılaştırılabileceği belirli fiziksel nitelikler ve kimyasal bileşimler saptanması ve sadeleştirme sürecidir. Daha çok fabrikasyon ürünler için kullanılır.
İhracat ve ithalatın ülke ekonomisine yararlı olmasına imkan sağlamak için, tüm ilgili tarafların katkı ve iş birliği ile belirli kurallar koyma, bu kuralları uygulama ve uygunluk değerlendirmesi işlemlerine “İhracatta (Dış Ticarette) Standardizasyon” denilmektedir.
Standardizasyon, Milletlerarası Standardizasyon Teşkilatı (ISO) şöyle bir tarif kullanılmaktadır;
“Standardizasyon; belirli bir faaliyette ilgili olarak ekonomik fayda sağlamak üzere bütün ilgili tarafların yardım ve iş birliği ile belirli kurallar koyma ve bu kuralları uygulama işlemidir.”
TSE El Kitapçığı’na göre standardizasyon aslında toplumun kalite ve ekonomikliği arama çalışmalarının sonucu olarak ortaya çıkan bir faaliyettir. Esas itibariyle mal ve hizmet üretiminde aranacak özellikleri kapsasa da, diğer hukuk yöntem vb. alanlar da kullanılmaktadır. Üreticiye, ekonomiye ve tüketiciye faydaları vardır.
ULUSLAR ARASI STANDARDİZASYONUN AMACI VE ÖNEMİ
Bütün kısıtlama ve koruma önlemlerine rağmen, dünya ticareti serbestleşmeye doğru hızla gitmektedir. Bunun yanında her ülke kendi toplumunun kaliteli ürünlere layık olduğunu düşünerek gerekli tedbirleri almaktadır.
Standardizasyonun Amacı;
Türkiye gerek GATT gerekse AB içindeki bu anlamdaki standartlara uymayı kabul etmiştir. Standartların asıl amacı kaliteli ürünleri en ucuza tüketici pazarlarına sunmaktır. Çağımızda kalite kavramı, yalnızca ürün üzerinde düşünülmemelidir. İşletmelerin araç gereç dizaynı, teknolojik seviyesi, personel sayısı ve eğitimi, yönetim sistemi ve çevresel değerleri “Yeni Yaklaşımı” geliştirmiştir. Standartları sadece “Ticarette Teknik Engeller” olarak görmemeliyiz.
Standartların amacı ürün, mal ve hizmetlerle ilgili olarak ekonomik, bilimsel ve toplumsal ortaklar arasındaki ilişkilerde sık sık ortaya çıkan teknik ve ticari sorunlara çözüm getirici referans belgelerini sağlamaktır.
Standartlar, spesifikasyonların tersine, standartların uygulanmasından sorumlu kuruluşların öncülüğünde tüm ekonomik aktörler tarafından geliştirilen ve uygulanması isteğe bağlı olan (birkaç istisna hariç) teknik belgelerdir.
Standardizasyonun sağladığı faydalar açısından amaçları şöyle özetlenebilir;
Üretici yönlü amaçlar;
Üretimin belirli plan ve programlarla yapılmasına yardımcı olmak
Uygun kalite ve seri imalata imkan sağlamak
Kayıp ve artıklar seviyesini azaltmak
Verimliliği ve hasılayı arttırmak
Stokları azaltarak, depolamayı ve taşımayı kolaylaştırmak
Maliyeti düşürmek
Ekonomik yönlü amaçlar;
Kaliteyi teşvik eder, kalite seviyesi düşük üretimle meydana gelecek emlak, zaman, ve hammadde israfını ortadan kaldırmak
Sanayii belirli hedeflere yöneltip üretimde kaliteyi arttırmak
Ekonomide arz ve talebin dengelenmesine yardım etmek
Yanlış anlamaları ve anlaşmazlıkları ortadan kaldırmak
İhracat ve ithalata üstünlük sağlamak
Yan sanayi dallarının gelişmesini sağlamak
Rekabeti geliştirmek
Kötü malın piyasasına imkan tanımamak
Tüketici yönlü amaçlar;
Can ve mal güvenliğini korumak
Karşılaştırma ve seçim kolaylığını sağlamak
Fiyat ve kalite yönünden aldanmaların önüne geçmek
Ucuzluğa yol açabilmek
Ruh sağlığını koruyup, stresi önlemek
Tüketicinin bilinçlenmesine katkıda bulunmak
Standardizasyonun Önemi;
Türkiye’nin Avrupa Birliğine girmesi ile yeni teknik düzenlemeler gündeme gelmiştir. Bu düzenlemelerin anlamı standartlara uygun mallar üretmek demektir. Bu konuya önem vermeyen üreticiler piyasadan silinebilir. Türk sanayiinin dünya standartlarında mal üretir hale gelmesine bu standartlar yardımcı olacaktır.
AB üyesi ülkeler arasında malların serbest dolaşıma yönelik engeller fiilen kalmıştır. Ancak, bu defa standartlara uyumu gerekli kılan teknik engeller konmuştur. Sözü edilen standartları insan emniyeti, sağlık ve çevre açısından yaptırımlar diye dile getirebiliriz. Bütün bunların esas hedefi de tüketicinin korunması, ürün uygunluğu, çalışanın emniyeti ve çevreye zararlı etkilerin azaltılmasıdır.
Birleşmiş Milletler, Avrupa Ekonomik Komisyonunu (ECE) 13. Mayıs. 1996 arası “Standardizasyon Politikaları” çalışma grubunun, altıncı oturumunda “ECE Teknik Uyumluluk Antlaşması” üzerinde yoğunlaştıkları maddeleri standardizasyonun önemi noktasında şöyle tanımlamaktadırlar;
Birleşmiş Milletler vesikalarının 9. bölümünde yer alan uluslar arası ekonomik ve sosyal birliktelikler meselesi 1945’te kabul edilmiştir. O zaman bir ekonomik sistem kurma teşebbüslerinin başarısızlığa uğramasına rağmen, ekonomik hukuk o günden bugüne hızlı bir şekilde gelişmiştir. Özenle hazırlanmış, yüzlerce uluslar arası antlaşma 65 organizasyondan bazısında somutlaştırılmıştır. Akılcı bir biçimde Birleşmiş Milletlerin bir sistemi olan Avrupa Ekonomik Komisyonu (ECE) Sağlık anlaşmaları, uyumlaştırılmış teknik düzenlemeleri ve standartları formüle ederek bu çabalara katkıda bulunmuştur.
Elli yıl sonra Dünya Ticaret Örgütü’nün (WTO – World Trade Organization) kuruluşu yeni bir çok taraflı ticaret rejimi başlattı. Bu, imza eden ülkeler üzerinde önceki tarifeler ve ticaret genel antlaşmalarına nazaran daha bağlayıcı şartlarda hükümler getirmektedir.
Ticarette teknik engeller hususunda, konuyla ilgili Dünya Ticaret Örgütü antlaşması öncesi (1979) GATT antlaşmasının yerini almıştır. Daha sonraki Tokyo Round Antlaşmalarının sadece biriydi ve ülkelerin ona bağlı kalması için bir mecburiyeti yoktu. Diğer taraftan, Ticarette Teknik Engellemeler üzerine yapılan yeni WTO antlaşması yasal olarak imzalayan WTO ülkelerinin hepsini bağlamaktadır ve aynı zamanda bu anlaşma ülke sınırları içindeki hükümet dışı belirli kuruluşlara da uygulanabilecektir. WTO Anlaşması, diğer ülkelerin özelliklerine gelişmekte olan ülkelerin teknik kurallarının uygulanması ve hazırlanması ile standartlar ve uyum değerlendirmesi prosedürleri alanında, alt yapısal ve kurumsal sorunlar dahil olmak üzere özel problemlerle karşı karşıya kalabileceğini kabul etmektedir.
Bu tip problemler aynı zamanda ECE üyesi ülkelerde de doğmaktadır, özellikle de planlı ekonomiden pazar ekonomisine geçişlerde. Dünya Ticaret Örgütünün henüz anlaşmayı imzalamamış olan ülkelere teknik açıdan yardım elini uzatma gibi bir mecburiyeti de yoktur. Öte yandan Birleşmiş Milletler, Avrupa Ekonomik komisyonu sürdürülebilir gelişme prensipleri çerçevesinde pazar ekonomisine geçiş sürecindeki ülkelere yardımlarda bulunmaktadır.
1970’ten bu yana, Standardizasyon Politikalarında hükümet kurumlarının sorumluluğunun ilk devreye girmesinden itibaren yardımcı yapılanmalar ve onun yerini alan teknik uyumluluk ve standardizasyon politikaları üzerinde çalışma prensibi bölgesel veya uluslar arası ticaret teknik engellemelerde, üzerinde anlaşılan kurallarda ulusal uygulamaları kolaylaştırmak için tam bir öneriler metnini özenle hazırlamıştır. Standardizasyon politikaları üzerine yapılan öneriler metni yenilenmiş olarak Teknik Düzenlemeler ve Standartlar ECE Anlaşmaları Listesi 1996’da yayımlanmıştır.
Öneriler olarak tasarlanmış olmakla birlikte, ulusal uygunluk değerlendirme sistemleri düzenleme ve kuruluşlarındaki yeni bir önerinin dahil olduğu sonraki daha tutarlı kuralların kabul edilmesi çalışmaları da hemen hemen tamamlanmak üzeredir.
Ülkelere WTO Anlaşmasının (henüz WTO imzalayıcıları değil) prensiplerinin uygulanabilirliğini yaymak ve bölgesel ve/veya uluslar arası uyarlanmış kuralların ve icraatların uygulanışı hususunda diğer ECE üyesi ülkelerden teknik yardımlaşmaya geçiş aşamasındaki ECE üyesi ülkelerin haklarını tesis etmek için, çalışma grubuna hizmet edebilecek ECE Teknik Uyumluluk Anlaşmasını özenle hazırlayan imkanları müteala etmeyi arzulayabilir.
GLOBAL STANDARTLAR
Bugün standardizasyon üzerinde önemli etkileri bulunan dört ana trend olduğunu belirtmek gerekir.
Birincisi, her gün hızı ve kapsamı daha da artan bir değişim gerçeğiyle karşı karşıyayız. Bazen değişimlerin böylesine süratli yaşanmasından dolayı şaşkına döndüğümüz oluyor. Her gün, inanılmaz bir hızla yeni teknolojiler birbirini izliyor.
Değişimin ikinci ve bekli daha da ilginç boyutu, bu yeni teknolojilerin, daha biz alışamadan birleşip, bir başka teknolojinin önünü açıyor olmaları. Öyle görünüyor ki, yeni teknolojiler tutunmak için beklemiyor ve iki yeni teknoloji bir araya gelip daha da yenisini üretiyorlar.
Üçüncüsü, özellikle yeni parçalar ve sistem teknolojisiyle ilgili olarak elektro teknoloji sanayilerinde bir yoğunlaşma görmekteyiz. Buradaki can alıcı nokta karşılıklı bağımlılık. Artık ürün veya hizmet üreten herkes, üretim sürecinin bir noktasında bir başkasına bağımlı hale gelmiş durumda. Bugün kimse tek başına bir şey yapamıyor. Aynı şey standardizasyon için de geçerli.
Dördüncü olarak, şirketler günümüzün dinamik pazarında ihtiyaçlarını süratle ve etkin bir şekilde karşılayabilsin diye sanayi kendi içinde forumlar oluşturarak organize oluyor. Bu, daha üretim ve pazarlama aşamasına gelmeden, hatta araştırma ve geliştirme aşamasında gerçekleşiyor.
Sözünü ettiğimiz dört trend göz önüne alındığında, ticari ve teknolojik bakımdan dünyamızın bir devrim yaşamakta olduğunun bir göstergesidir.
Kendi alanında öncü IEC, ISO ve ITU uzlaşmaya dayalı uluslar arası standart kuruluşları olarak, hepimizi etkileyen bu dört trendin gündeme getirdiği gelişmeleri ele almak üzere harekete geçmişlerdir. Bu sadece bir başlangıçtır ve şüphesiz konunun daha da derinlemesine ele alınması gerekecektir. Gelecekte uygun ve zamanında ayarlamalar yapmak üzere belirli tedbirler almak zorunda kalacağımız kesindir.
DIŞ TİCARETTE TEKNİK DÜZENLEMELER VE STANDARDİZASYON YÖNETMELİĞİ
29.12.2001 tarih ve 24625 (Mükerrer) sayılı Resmi Gazete
29.12.2001 tarih ve 24625 (Mükerrer) sayılı Resmi Gazete
Birinci Bölüm
Genel Esaslar ve Tanımlar
Madde 1- İhracat ve ithalata konu mallardan gerekli görülenlerin standardına veya teknik düzenlemesine uygunluğunun veya kalitesinin değerlendirilmesi ve belgelendirilmesi; 7/2/1967 tarihli ve 6/7677 sayılı Türk Standartlarının Uygulanması Hakkında Tüzük, Dış Ticarette Teknik Düzenlemeler ve Standardizasyon Rejimi Kararı ve bu Kararda değişiklik yapılmasına ilişkin Karar ve bu Yönetmelik hükümleri, teknik düzenlemelerde veya standartlarda belirtilen esaslar ve Dış Ticaret Müsteşarlığı’nca yayımlanacak Tebliğler ve verilecek talimatlara göre yapılır.
Madde 2- Bu Yönetmelikte geçen
A. Müsteşarlık: Dış Ticaret Müsteşarlığı’nı
B. Genel Müdürlük: Dış Ticarette Standardizasyon Genel Müdürlüğü’nü
C. Standart : Üzerinde mutabakat sağlanmış olan, kabul edilmiş bir kuruluş tarafından onaylanan, mevcut şartlar altında en uygun seviyede bir düzen kurulmasını amaçlayan, ortak ve tekrar eden kullanımlar için ürünün özellikleri, işleme ve üretim yöntemleri, bunlarla ilgili terminoloji, sembol, ambalajlama, işaretleme, etiketleme ve uygunluk değerlendirmesi işlemleri hususlarından biri veya birkaçını belirten ve uyulması ihtiyari olan düzenlemeyi
D. Zorunlu Standart : İlgili Bakanlıkça zorunlu uygulamaya konulan Türk Standardını,
E. Standardizasyon : Belirli bir faaliyetten ekonomik ve sosyal fayda sağlamak üzere, bütün ilgili tarafların katkı ve işbirliği ile standartlar, teknik düzenlemeler ve uygunluk değerlendirmesi işlemlerini içerecek şekilde belirli kurallar koyma ve bu kuralları uygulama işlemini,
F. Rejim Kararı : 1/2/1996 tarihli ve 22541 mükerrer sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan, 8/1/1996 tarihli ve 96/7794 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı’nı ve bu Kararda değişiklik yapılmasına ilişkin 1/12/1997 tarih ve 97/10308 sayılı Kararı,
G. Uygunluk Değerlendirmesi : Ürünün, ilgili teknik düzenlemeye uygunluğunun test edilmesi, muayene edilmesi ve/veya belgelendirilmesine ilişkin her türlü faaliyeti,
H. TS-EN-ISO 9000, ISO 9000, EN-ISO 9000 Belgesi : Üretimin tüm evrelerinde belirli bir kalitenin sağlanması, garanti edilmesi ve sürdürülmesi için üretim sürecinde uygulanan etkin bir kalite yönetim sistemini belirleyen standartlara sahip olunduğunu gösteren belgeyi,
I. Kalite : Bir ürün veya hizmetin, belirli ihtiyacı karşılayabilme yeteneklerini ortaya koyan karakteristiklerinin tümünü,
J. Teknik Düzenleme : Bir ürünün, ilgili idari hükümler de dahil olmak üzere, özellikleri, işleme ve üretim yöntemleri, bunlarla ilgili terminoloji, sembol, ambalajlama, işaretleme, etiketleme ve uygunluk değerlendirmesi işlemleri hususlarından biri veya birkaçını belirten ve uyulması zorunlu olan her türlü düzenlemeyi,
K. AQAP Belgesi : Milli Savunma Bakanlığı tarafından verilen, “Endüstriyel Kalite Güvence Seviye Belgesini”,
L. GMP Belgesi : Sağlık Bakanlığı tarafından ilaç sanayicilerine verilen ve üretimin her aşamasında gerekli kalite kontrolünün yapıldığını gösteren “İyi İmalat Uygulamaları Belgesini”,
M. İmalat Yeterlilik Belgesi : 3/2/1993 tarihli ve 21485 mükerrer sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan “Araçların İmal, Tadil ve Montajı Hakkında Yönetmelik” hükümlerine göre münhasıran otomotiv imalatçılarına Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından verilen ve prototip araçların ilgili teknik mevzuata uygunluğunu gösteren belgeyi,
N. CE İşareti : Bir ürünün, Avrupa Topluluğu tarafından hazırlanan; ortak özellikleri itibariyle sınıflandırılmış ürün gruplarının uyması gereken asgari sağlık, emniyet, çevre ve tüketicinin korunması koşullarını düzenleyen bağlayıcı mevzuata uygunluğunu gösteren işareti,
O. E İşareti : 20/3/1958 tarihli “Tekerlekli Araçların, Araçlara Takılan ve/veya Araçlarda Kullanılan Aksam ve Parçaların Müşterek Teknik Talimatlarının Kabulü ve Bu Talimatlar Temelinde Verilen Onayların Karşılıklı Tanınması Koşullarına Dair Anlaşma” kapsamında verilen ve otomotiv ürünlerinin ilgili mevzuatına uygunluğunu gösteren işareti,
P. E İşareti : Otomotiv ürünlerinin ilgili Avrupa Topluluğu mevzuatına uygunluğunu gösteren işareti,
R. Başlamış İşlem : İhracat işlemleri için mer’i İhracat Yönetmeliği’nde, ithalat işlemleri için mer’i İthalat Yönetmeliği’nde yer alan “başlamış işlem” tanımlarını,
S. Eşyanın Teslimi : 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nda yer alan “eşyanın teslimi” tanımında belirtilen durumu,
T. Teknik Belge : Rejim Kararının ikinci maddesinin (a) bendi uyarınca, Müsteşarlık veya ilgili Bakanlık tarafından hazırlanan veya ilgili kuruluşa hazırlattırılan; bir ürünün veya ürün grubunun teknik özelliklerini, uyması gereken asgari koşulları belirten belgeyi,
U. Ticari Kalite Denetim Yeterlilik Belgesi : Uygulama usul ve esasları ile geçerlilik süresi, ürün veya ürün grubu bazında Müsteşarlıkça Tebliğ ve talimatlar ile belirlenen ve standardı ihracatta zorunlu uygulamada bulunan malları imal ve ihraç eden, belirli bir kalite düzeyine ulaşmış firmalara verilen ve parti bazında zorunlu standart denetimlerinden muafiyet getiren belgeyi,
V. Tıp Onayı Belgesi : Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından münhasıran otomotiv imalatçılarına verilen ve prototip araç, sistem, aksam veya ayrı teknik üniteye ait tipin, ilgili mevzuata uygunluğunu gösteren belgeyi, ifade eder.
İkinci Bölüm
İhracatta Zorunlu Standart Denetimi ve Gümrük İdarelerinin Mükellefiyeti
Madde 3- Ekli liste kapsamındaki maddelerin ihracatında, zorunlu standart ve kalite kontrolleri Müsteşarlığın taşra teşkilatı Bölge Müdürlükleri bünyesindeki Dış Ticarette Standardizasyon Denetmenleri tarafından yapılır.
Madde 4- İhracatçı veya temsilcisi söz konusu listede belirtilen maddelerin ihracatında, ilgili Dış Ticarette Standardizasyon Denetmenleri Grup Başkanlığı’na başvurur. Denetleme, en geç yirmi dört saat içinde, depo, antrepo veya işleme yerinden denetlemeye en elverişli olanında, ihracatçı veya temsilcisi de hazır bulunmak suretiyle, ilgili tüzük veya standartta belirtilen kriterlere göre yapılır
Denetleme ile görevlendirilenler, denetleyecekleri mallardan dört takımı geçmemek üzere, ilgili tüzük veya standardında belirtildiği kadar veya Müsteşarlıkça belirlenecek miktarlarda numune alabilirler.Denetlenmiş mallar gerekirse yeniden denetlenebilir.
Madde 5- Mal, fiziki muayene ve gerekli görülen durumlarda laboratuar analizleri sonucunda tüzük veya standardına uygun bulunduğu takdirde, Dış Ticarette Standardizasyon Denetmenlerince gerek görülmesi halinde, ambalajların üzerine denetlendiğini gösteren işaret konulur ve ambalajların sonradan açılmasını önlemek için gerekli tedbir alınır. Denetlenmiş mal için ihracatçısına veya temsilcisine, gümrüklere ibraz edilmek üzere, malın ilgili tüzük veya standardına uygunluğunu belirten Kontrol Belgesi verilir. Kontrol Belgesi ile mal arasındaki bağlantıyı sağlamak için, ambalajlar üzerindeki parti numarası ve diğer resmî işaretler belgelere yazılır.
Madde 6- Denetleme sonunda, mal tüzük veya standardına uygun bulunduğu takdirde, alınan numuneler, kırk beş günü geçmemek üzere, malın çeşidine göre, Müsteşarlıkça tespit olunacak sürece veya alıcı ile satıcı arasında anlaşmazlık çıktığında bunun giderilmesine kadar saklanır. Bu sürenin sonundan itibaren on beş gün içinde, ihracatçı veya temsilcisi numuneleri geri alabilir.
Madde 7- Müsteşarlık, ihracatta zorunlu uygulamada bulunan standartlara uymayan malların ihracatına, ithalatçının talebinin tevsiki halinde, gerekli incelemeyi yaparak izin verebilir veya gerekli görülen durumlarda, standardın bazı maddelerinin uygulanmasına talimat yolu ile istisna getirebilir.
Madde 8- Ekli liste kapsamındaki maddelerden ihtiyaç duyulanların yetiştirildikleri bölge ve çeşidin özelliklerine göre ulaşım durumu da göz önüne alınarak, vardığı yerdeki pazar isteklerini karşılayacak olgunlukta ihraç edilebilmelerini sağlamak için, gerekli görülen yerlerde kesim, toplama ve ihraç tarihlerini belirlemek üzere Müsteşarlıkça tespit edilecek ilgililerden oluşan bir komisyon kurmaya Müsteşarlık yetkilidir
Madde 9- Ekli liste kapsamındaki maddelerin ihracatına, tüzük veya standardına uygunluğunu gösterir Kontrol Belgesi bulunmaması, Kontrol Belgesi’nin süresinin geçmiş olması, ambalajlarının üzerinde gereken parti numarası ve diğer resmî işaretleme bilgilerinin bulunmaması halinde ilgili gümrük idaresince izin verilmez
Aşağıdaki durumlarda, gümrük idarelerince Kontrol Belgesi aranmaz
a) İhraç edilecek malların üretildiği veya işlendiği tesisler için alınmış olan TS-EN-ISO 9000 veya ISO 9000 veya EN-ISO 9000 Belgesi’nin ve gerektiğinde malın özelliğine göre Müsteşarlıkça istenebilecek ilave belge ve/veya analiz raporlarının, anılan belge sahibi imalatçı-ihracatçılar veya bu firmalardan ihraç kaydıyla temin ettikleri anılan belge kapsamı malları ihraç eden ihracatçılar tarafından ilgili gümrük idaresine ibrazı halinde
b) İhraç edilecek ürünle ilgili Ticari Kalite Denetim Yeterlilik Belgesi’nin ve gerektiğinde malın özelliğine göre Müsteşarlıkça istenebilecek ilave belge ve/veya analiz raporlarının, anılan belge sahibi imalatçı-ihracatçılar veya bu firmalardan ihraç kaydıyla temin ettikleri anılan belge kapsamı malları ihraç eden ihracatçılar tarafından ilgili gümrük idaresine ibrazı halinde
c) Yurt dışında inşaat, tesisat ve montaj işi alan müteahhitler tarafından, işçilerinin ihtiyacı olan zorunlu standartlar kapsamındaki maddelerin ihracatında, ilgili merci tarafından düzenlenecek ihraç müsaadesinin ilgili gümrük idaresine ibrazı halinde
d) Hariçte İşleme Rejimi kapsamında yapılacak ihracatta,
e) Bedelsiz ihracatta.
Madde 10- Münhasıran 9 uncu madde kapsamında Kontrol Belgesi aranmaksızın ihraç edilen ürünler için, ilgili gümrük idareleri, ekli cetveli düzenleyerek aylık olarak Genel Müdürlüğe gönderir.
Üçüncü Bölüm
İthalatta Uygunluk Değerlendirmesi ve Gümrük İdarelerinin Mükellefiyeti
Madde 11- İthalatta uygunluk değerlendirmesine esas olacak teknik düzenlemeler veya zorunlu standartlar, denetimleri yapacak kuruluşlar ve uygulamaya ilişkin usul ve esaslar ile uygunluk değerlendirmesi işlemlerine uygulanacak istisnalar Tebliğ ve/veya talimatlarla belirlenir.
Madde 12- İthalatta uygunluk değerlendirmesi; ilgili standart veya teknik düzenlemede belirtilen kriterlere göre, insan sağlığının ve emniyetinin, hayvan veya bitki varlığının veya çevrenin korunmasını, ulusal güvenlik gereklerini veya tüketicinin doğru bilgilendirilmesini sağlamak ve gerekli görülen hallerde performans yönlerinden yapılır.
Madde 13- İthalatta uygunluk değerlendirmesi işlemlerine; ithalatçı veya temsilcisinin, Tebliğlerde belirtilen yetkili kuruluşlara müracaat etmesi üzerine, giriş gümrüğünde yirmi dört saat içinde, ithalatçı veya temsilcisi de hazır bulunmak suretiyle başlanır.
Madde 14- Malın laboratuarda muayene ve deneyleri gerekli görüldüğü takdirde, uygunluk değerlendirmesi yapmakla görevlendirilenler, dört takımı geçmemek üzere, ilgili standart veya teknik düzenlemede belirtildiği kadar veya Müsteşarlıkça belirlenecek miktarlarda numune alabilirler.
Madde 15- Mal ilgili standardına veya teknik düzenlemeye uygun bulunduğu takdirde, uygunluk değerlendirmesini yapan kuruluş tarafından alınan numuneler, malın çeşidine göre kırk beş günü geçmemek üzere saklanır. Bu sürenin sonundan itibaren on beş gün içinde, ithalatçı veya temsilcisi, fiziksel bütünlükleri bozulmuş olsa da numuneleri geri alabilir
Madde 16- Mal ilgili standardına veya teknik düzenlemeye uygun bulunduğu takdirde, ithalatçı veya temsilcisine malın standardına veya teknik düzenlemeye uygunluğunu belirten belge verilir
Madde 17- Ülke ekonomisinin ve ihtiyaçlarının gerektirdiği özel ve zorunlu durumları inceleyerek, ilgili standartlara veya teknik düzenlemelere uygun olmayan malların ithalatına izin vermeye Müsteşarlık yetkilidir.
Madde 18- İthalatta teknik düzenlemeler veya zorunlu standartlar kapsamında, uygunluk değerlendirmesine tabi tutulmaksızın ithal edilebilecek ürünler ve bu ürünlerle ilgili aranacak test raporları, uygunluk belgeleri ve/veya işaretleri, ülke veya ülkeler topluluğu veya belgelendirme kuruluşu bazında yapılacak anlaşmalara istinaden, Tebliğler ile düzenlenir.
Madde 19- Uygunluk değerlendirmesine tabi malların ithaline, 16 ncı maddede veya Tebliğlerde belirtilen belgelerin bulunmaması, bu belgelerin geçerlilik süresinin dolmuş olması veya uygunluk değerlendirmesinden muafiyet getiren ve ilgili Tebliğde belirtilen koşulların bulunmaması halinde, ilgili gümrük idaresince izin verilmez.
Dördüncü Bölüm
Ürün Sorumluluğu
Madde 20- Rejim Kararının 4 üncü maddesinde hükme bağlanan ürün sorumluluğunda, zararın tevsiki mahkeme kararları veya mahkemelerce düzenlettirilen bilirkişi raporları ile sağlanır
a) Zarar ölüm şeklinde ise, Rejim Kararı’nın 5 inci maddesinin (d) ve (e) bentlerindeki müeyyideler,
b) Zarar yaralanma şeklinde ise, Rejim Kararı’nın 5 inci maddesinin (b) bendindeki müeyyide,
c) Zarar diğer ürünlere veya tesisat veya inşaata verilen maddi nitelikte ise, ağırlığına göre Rejim Kararı’nın 5 inci maddesinde sayılan müeyyidelerden biri veya birkaçı, uygulanabilir.
Rejim Kararının 4 üncü maddesinin üçüncü fıkrası ile ilgili olarak müeyyide uygulanabilmesi için, ithal ürünün çevre kirliliğine yol açtığı veya bu yönden risk taşıdığı Çevre Bakanlığı’nca tespit edilmeli ve Müsteşarlığa bildirilmelidir.
Rejim Kararı’nın 4 üncü maddesinin üçüncü fıkrasındaki hüküm çerçevesinde, ithalatçıya Rejim Kararı’nın 5 inci maddesindeki müeyyidelerden biri veya birkaçı uygulanabilir.
Beşinci Bölüm
Çeşitli ve Son Hükümler
Madde 21- 18/6/2000 tarihli ve 24083 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Dış Ticarette Teknik Düzenlemeler ve Standardizasyon Yönetmeliği ve 2/12/2000 tarih ve 24248 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Dış Ticarette Teknik Düzenlemeler ve Standardizasyon Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Yönetmelik yürürlükten kaldırılmıştır.
Geçici Madde 1- Bu Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihe kadar başlamış bulunan ithalat ve ihracat işlemleri, ilgili bulundukları Yönetmelik hükümlerine tabidir. Ancak, bu Yönetmeliğin lehteki hükümleri söz konusu işlemlere uygulanır.
Geçici Madde 2- Halen yürürlükte bulunan Dış Ticarette Standardizasyon Tebliğlerinde 18/6/2000 tarihli ve 24083 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Dış Ticarette Teknik Düzenlemeler ve Standardizasyon Yönetmeliği’nin ilgili maddelerine yapılmış olan atıflar bu Yönetmeliğin ilgili maddelerine yapılmış kabul edilir.
Madde 22- Bu Yönetmelik 1/1/2002 tarihinde yürürlüğe girer.
Madde 23- Bu Yönetmelik hükümlerini Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın bağlı olduğu Bakan yürütür.
GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERDE KALİTE ANLAYIŞLARI
Uluslar arası Standardizasyon Teşkilatının ISO 9000 Standartlar serisinde tanımlanan kalite sistemi, piyasaların küreselleşmesi ile hızla artan rekabet şartlarına cevap olarak geliştirilmiş olup, yayılarak kabul görmektedir. Kanada ve İngiltere’deki firmaların sertifika başvurularındaki artışların da teşvikiyle Avrupa Birliği ülkeleri şimdilerde kalite sitemini benimsemeğe başlamışlardır. Aynı eğilim Kuzey Amerika ve Güneydoğu Asya ülkelerinde de gözleniyor. Kuruluşlar ve kamu otoriteleri önemli tutarlara ulaşan fonlarını, hem ticari hem de kamuya ait mal ve hizmet alıcılarının taleplerini karşılamak amacıyla ISO Standartlarının istediği alt yapıların kurulmasına harcamaktadır.
Avrupa Birliği ülkeleri dışında kalan ülkeler için birlik pazarına girişte kalite belgesi bir pasaport olarak değerlendirilmektedir. Japonya’da ve ABD’de birçok iyi organize kalite kontrol programlarına sahip büyük ölçekli firmalar, dünya çapında itibar kazanabilmek için ISO Standartlarına uyum çalışmalarına girmiş bulunmaktadır.
Gelişmekte olan ülkelerdeki firmaların Kuzey Amerika ve Avrupa piyasalarında belli bir Pazar payı elde edebilmek için, kalite sistemi oluşturmaları önemli bir faktör olarak ortaya çıkmaktadır.
Gelişmekte olan ülkelerdeki firmalara ISO’nun istediği kalite güvence sisteminin nasıl uyarlanacağını ele almadan önce, bu firmaların içinde bulunduğu ülkelerin piyasalarına ait sanayi kültürünü ve kalite anlayışlarını kavramak büyük önem taşımaktadır. Kuşkusuz gelişmekte olan ülkeler kendi aralarında homojen bir grup oluşturmayıp gelişme seviyelerini, ekonomik sistemler, kültürel özellikler, Pazar çevreleri itibariyle önemli ölçülerde farklılıklar göstermektedirler. Bu farklılıklara rağmen gelişmekte olan ülkelerle ilgili aşağıda ifade edilebilecek bazı ortak özellikler de bulunmaktadır.
GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERDE PİYASALAR
Birçok gelişmekte olan ülkelerin ekonomik yapısı tarıma dayalı olup, tarımın milli gelir içindeki payı %60 – 80 dolayındadır. Sanayi sektöründe farklı gelişmişlik seviyeleri gözlenmektedir. Büyük sanayi kuruluşları genellikle aile şirketleri görünümündedir. Profesyonel yöneticiler daha çok bu tür büyük kuruluşlarda istihdam edilmektedir. Birçok üretici kuruluş kalite güvence sisteminin, kuruluşuna ne getireceğinin, uzun dönemde verimliliği ve büyümeyi ne şekilde etkileyeceğinin bilincinde değildir.
Halkın büyük çoğunluğu ekonomik açıdan yetersiz satın alma gücüne sahip olup, satın alma kararlarının oluşturulmasında mal kalitesinin çok fiyat üzerinde yoğunlaşmaktadır. Genellikle fiyatı ucuz mallar tercih edilmektedir. Bu tercihin temel nedenlerin biri de gelişmekte olan ülkelerde iyi kalitenin ancak yüksek fiyatlarla temin edilebilmesi ve yüksek fiyatlarda halkın önemli bir bölümünün mal ve hizmet talebinde bulunamamasıdır.
Sanayi sektörünün yetersiz gelişimi, nüfusun hızlı artışı, tüketim mallarına olan talebin arzdan daha fazla olmasına yol açmaktadır. Satıcı koşullarının egemen olduğu bu piyasalarda üretilen her mal satılabilmektedir. Okuma – yazma oranının düşük seviyede kalması sonucu, tüketicinin kalite hakkındaki bilgisinin yetersiz oluşmasına yol açmaktadır.
Tüketici hareketleri gelişmekte olan ülkelerde kök salmamıştır. Halkın büyük çoğunluğu yaşama karşı kaderci bir davranış içindedir. Tüketiciler kaliteyi değerlendirebilecek araçlardan ve malların standartlara uygunluğunu doğrulayacak mekanizmalardan yoksundurlar. Bu nedenle pazarda ne bulurlarsa almaktadırlar.
İkinci Dünya Savaşı’nı izleyen yıllarda ekonomik durgunluğun sona ermesiyle birlikte, birçok bağımsız ülke, ulusal politikalarının ve kendi kendine yeterliliğin sonucu olarak, yerli sanayilerini geliştirmek için büyük bir çabaya girmişlerdi. Sanayileşmeyi hızlandırmak için devlet, yatırım ve tüketim malları üretimi için birçok büyük ölçekli firma kurmuştur. Kurulan sanayileri de dış rekabetten korumak için hükümet tarafından ithalatı engelleyici, koruyucu önlemler almıştı. Alınan önlemler arasında yüksek gümrük duvarları ve ithalat kısıtlamaları sayılabilir. Uluslar arası rekabetin bu sebeple oluşmaması sonucu bu ülkelerde hem verimlilik artırılamamış hem de kalite kültürü gelişememiştir.
Birçok gelişmekte olan ülkelerde yerli sanayiinin ürettiği malların kalitesinin düşük olduğu konusundaki yaygın imaja bağlı olarak, yabancı ithal mallarına karşı olan hayranlık artmış, bu hayranlık özellikle yüksek gelir grupları arasında yaygın şekilde gözlenmiştir. Gelişmekte olan ülkelerdeki birçok uluslar arası kuruluşların sürdürdüğü güçlü piyasa promosyonları sonucunda bu ülkeler gözü kapalı mal ithal eder hale gelmiştir. İthal edilen tüketim malları hakkındaki bu eğilime paralel olarak iç piyasada sanayi üretiminde bulunan ve bu üretim için dış ülkelerden malzeme ithal eden sanayi kuruluşları da aynı anlayışa sahip olmuşlar ve ithal edilen malzemeler, iyi kaliteli ürünler kabul edilerek, ciddi bir kalite kontrolüne tabi tutulmadan satın alınmışlardır. Bu ortamda bazı uluslar arası şirket ya da ticari kuruluşlar bu eğilimi kötüye kullanarak (uygun test cihazlarının, altyapı imkanlarının gelişmekte olan ülkelerde yetersiz ya da olmayışına paralel olarak) düşük kaliteli standart altı ürünleri gelişmekte olan ülkelerdeki sanayi kuruluşlarına satmışlardır. Standart dışı bu girdiler üretilen malın yapısında kullanıldığında, bitmiş malın kalitesinin düşmesine yol açmıştır. Öte yandan iş gücünün yetersiz ve kalifiye olmayışı, uygun nitelikli hammadde bulmadaki belirsizlik ve hatalı malzemelerin iadesindeki karşılaşılan zorluklarda gelişmekte olan ülkelerde faaliyet gösteren sanayi kuruluşlarının kalitelerini olumsuz yönde etkilemiştir.
İTHAL MALLARIN BELGELENDİRİLMESİ
Günümüzde dünyanın pek çok ülkesinde gümrük duvarları, yerlerini teknik özellikler ve standartlara terk etmiştir. Milletlerarası ticarette, bir çok ülkenin ithalatlarını kendi standartlarına göre denetleyerek iç pazarını korumaya çalıştığı bilinmektedir.
İmzaladıkları “Ticaret ve Tarifeler Genel Antlaşması” (GATT) ve Avrupa Topluluğu (AT) anlaşmalarıyla ticareti engellemeyi taahhüt eden pek çok ülke, milli standartlarını teknik bir engel olarak kullanmakta, bazı ülkelerin mallarına kota koymakta ve gümrük tarifelerini yükselterek iç pazarlarını korumaktadır.
İthal mallarının belgelendirilmesiyle, standardına uygun üretim yapan yerli sanayiinin haksız rekabete maruz kalması önlenmekle ve Türk tüketicisinin korunması da sağlanmaktadır.
İthal mallarının belgelendirilmesi, ilgili kuruluşun Türk Standartları Enstitüsü’ne
tevdi ettiği görev yetkiler çerçevesinde yürütülmektedir.
İHRACATÇIYA TEKNİK YARDIM HİZMETLERİ
Bilgi işlem ve enformasyon daire başkanlığının danışmanlık hizmetleri vermeye yönelik çalışmalara başlanması amacıyla, İngiliz Standartlar kuruluşu (BSI) bünyesinde bulunan THE ( Technical Help to Exporters ) bölümü ile yapılan anlaşma çerçevesinde ihracatçıya teknik yardım ( İTY ) hizmetlerinin verilmesi için gerekli alt yapı hazırlanmış ve çalışmalara başlanmıştır.
Teknik enformasyon hizmetlerinin tanıtılması ve enformasyon hizmetleri abonelerinin sayılarını arttırmak amacıyla sürdürülen çalışmalar devam etmektedir.
DIŞ İLİŞKİLER
Türk Standartları Enstitüsü’nün diğer ülkeler ve çeşitli yabancı kuruluşlar ile olan ikili ve milletlerarası faaliyetlerini Dış İlişkiler İdare Başkanlığı yürütmektedir.
Bu birimin faaliyetleri aşağıdaki şekilde 5 ana gruba ayrılmaktadır.
- Milletlerarası kuruluşlarla ilişkiler,
- Avrupa topluluklarında bulunan kuruluşlarla ilişkiler,
- Yurt dışındaki bölgesel kuruluşlarla ilişkiler,
- Milletlerarası hükümet düzeyinde olan kuruluşlarla ilişkiler,
- İkili ilişkiler
Konu Hakkındaki Sorular
- Dış ticarette teknik düzenlemeler ve standardizasyon rejimi nedir? Ne gibi yenilikler gerektirmektedir?
Dış ticarette teknik düzenleme, standardizasyon, uygunluk değerlendirmesi ve belgelendirme faaliyetlerinin bu karar ile bu karara istinaden çıkarılacak yönetmelik, tebliğler ve talimatlar ile uluslar arası anlaşmalar çerçevesinde yürütülmesi ön görülmüştür.
Karar ile ilgili düzenlemelerde DTM yetkili kılınmıştır. İthalatçılara “ürün sorumluluğu” getirilmiş; Karar hükümlerine aykırı davrananlara verilecek cezalar belirtilmiştir.
- Dış ticarette teknik düzenlemeler ve standardizasyon yönetmeliği nedir?
Yönetmeliğe, ihracat ve ithalata konu malların teknik mevzuatına ve standardına uygunluğunun ve kalitesinin değerlendirilmesi ve belgelendirilmesi, “standardizasyon rejimi kararı”, 07.02.1967 tarih ve 6/7677 ve “Müsteşarlıkça” yayımlanacak tebliğlere göre yapılması ön görülmüştür.
Yönetmelikte uluslar arası terminolojiye uyum sağlamak amacıyla teknik düzenleme, uygunluk değerlendirmesi ve belgelendirme kavramları tanımlanmış ve bu kavramlara açıklık getirilmiştir.
Yönetmeliğin 2. bölümünde ihracatta zorunlu standartlar denetimi ve gümrük idarelerinin mükellefiyeti, 3. bölümde de ithalatta uygunluk değerlendirmesi ve belgelendirme ile gümrük idarelerinin mükellefiyeti konuları yer almaktadır.
“Standardı ihracatta zorunlu uygulamada bulunan ürünler” hangileridir ve bunları hangi kuruluş denetler?
İhracatta zorunlu standart uygulamasına tabi (tarım) ürünlerin listesi, “Standardizasyon Yönetmeliğinin” 1 Sayılı ekinde belirtilmiştir. Bunların denetimleri, aynı yönetmeliğin 2 sayılı ekinde yer alan, Dış Ticarette Standardizasyon Denetmenleri Grup Başkanlıkları tarafından yapılır.
4. Uygunluk değerlendirmesi hangi kuruluş tarafından yapılır?
Uygunluk değerlendirmesi Türk Standartları Enstitüsü tarafından yapılır.
5. Tarım ürünleri ihracatında denetleme ne kadar zamanda yapılır?
İhracatçının başvurusu üzerine en geç yirmi dört saat içinde mal standardındaki kriterlere göre yapılır.
- Tarım ürünleri ihracatında gümrük idarelerinin mükellefiyeti nedir?
- Dış ticarette standardizasyon 99/5 sayılı tebliğ ekindeki listelerde yer alan maddelerin ithalatı için gerekli olan “Kontrol Belgesi” nereden alınır?
- Dış ticarette standardizasyon 99/4 sayılı tebliğ ekindeki listelerde yer alan maddelerin ithalatı için gerekli olan “Kontrol Belgesi” nereden alınır?
DIŞ TİCARETTE STANDARDİZASYON GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
A. GÖREVLERİ
A. GÖREVLERİ
Teşkilat Kanunumuzda Dış Ticarette Standardizasyon Genel Müdürlüğünün görevleri şu şekilde sayılmaktadır:
Dış ticarete konu malların standartlaştırılmasını sağlamak,
Dış Ticarette Standardizasyon Rejim Kararı da dahil olmak üzere ihracat ve ithalatın kalite ve standartlar yönünden denetlenmesine ait mevzuatı hazırlamak ve uygulamak,
Türk Standartlarından gerekli görülenleri, Müsteşarlığın bağlı bulunduğu Bakan onayı ile zorunlu uygulamaya koymak ve bu standartların gerektirdiği denetimleri yapmak veya yaptırmak,
Dış ticarete münhasır olmak üzere 10.6.1930 tarih ve 1705 sayılı Kanunda belirtilen tedbirleri almak,
Dış Ticarette Standardizasyon Denetmenleri ile Laboratuar Müdürlüklerinin çalışmalarını koordine etmek.
Hangi Malların İhracatında Standart Zorunludur?
Standart Nedir?
Standart Nedir?
Genel olarak standart, standardizasyon çalışmaları sonucunda yetkili kurum ve/veya kuruluşlar tarafından hazırlanarak onaylanan, yerine getirilmesi gereken koşulları kapsayarak, uygulanması genellikle tarafların isteğine bırakılan teknik özellik veya belgelerdir. Diğer bir ifade ile standart (birörneklik) kavramı; imalatta, anlayışta, ölçümde ve test işlemlerinde birlik ve beraberlik anlamına gelmektedir. Diğer bir tanıma göre ise standart, tanınmış bir kuruluş tarafından yaygın olarak ve tekrar kullanılmak üzere kabul edilen, ürün veya ilgili işlem ve üretim yöntemleri için kurallar, rehberler ya da özellikler temin eden ve uyulması zorunlu olmayan belgedir. Söz konusu belge, bir ürüne, işlem veya üretim yöntemine uygulanan terminoloji, semboller, ambalajlama, işaretleme veya etiketleme gereklerini de içerebilir veya yalnızca bunlarla ilgili olabilir.
Standardizasyon Nedir?
Uluslararası Standardizasyon Örgütü'nün (ISO) yaptığı tanıma göre, standardizasyon "belirli bir faaliyetten ekonomik fayda sağlamak üzere, bütün ilgili tarafların katkı ve işbirliği ile belirli kurallar koyma ve kuralları uygulama işlemidir."
İhracatında standardı zorunlu uygulamada olan mallar Gümrük Tarife İstatistik Pozisyon Numaraları (GTİP) Türk Standart (TS) Numaraları ve yıllar itibariyle ihracatları aşağıda verilmiştir.
Dış Ticarette Standardizasyon Nedir?
İhracat ve ithalatta optimizasyonun sağlanabilmesi için ilgili tüm tarafların katkı ve işbirliği ile belirli teknik kurallar konulması, bu kuralların uygulanması ile uygunluk değerlendirmesi ve belgelendirme işlemleridir.
Zorunlu Standart Nedir?
Türk Standartları Enstitüsü tarafından hazırlanmış ihtiyari Türk Standartlarından ilgili bakanlıkça zorunlu uygulamaya konulan standarttır.
Türkiye’den İhracatta Standardı Zorunlu Mallar ve İlgili Mevzuat Nedir?
İhracatta standardizasyon mevzuatı gereği, ihraç edilecek yaş meyve ve sebze, bakliyat, bitkisel yağlar, pamuk ile kuru ve kurutulmuş meyvelerden oluşan malların, yürürlükte olan denetim tüzükleri ile uygulamada bulunan zorunlu standartlara uygun bulunduğunu göstermek gerekmektedir. Bu amaçla, ihracatçılarımızın, Dış Ticaret Müsteşarlığı, Dış Ticarette Standardizasyon Genel Müdürlüğü'ne bağlı Dış Ticarette Standardizasyon Denetmenlikleri'nden "Standart Kontrol Belgesinin” temin etmeleri gerekmektedir. Bu belgenin, ihracat sırasında ilgili Gümrüğe ibrazı zorunludur.
Bununla birlikte, Dış Ticaret Müsteşarlığı, İhracatta Zorunlu Türk Standartlarına uymayan malların ihracına, ithalatçının talebinin tevsiki halinde izin verebilmektedir.
Bunun yanı sıra, aşağıdaki durumlarda kontrol belgesi aranmaz:
Zorunlu standart uygulaması kapsamındaki malların ihracında, bu mallarla ilgili olarak alınmış TS-ISO 9000 veya ISO 9000 veya EN 29000 belgesinin gümrük idarelerinde ibrazı halinde,
Ayrıca, yurtdışında inşaat, tesisat ve montaj işi alan müteahhitler tarafından düzenlenecek ihraç müsaadesinin gümrük idaresine ibrazı halinde,
Hariçte işleme yoluyla yapılacak ihracatta (geçici ihracat),
Bedelsiz İhracat kapsamında yapılan ihracatta.
Uluslararası Standart
Şirket kalite yönetim sistemi Uluslararası Standardizasyon Teşkilatının yayınladığı ISO 9001:2000 standardına uygun olarak kurulmuştur.
Ortam ve Değişiklik Yönetimi
Kalite yönetim sisteminin teknik altyapısı şirket intraneti Pusula ve Exchange/Outlook Public Folder ortamındadır. Kaliteyi etkileyen süreçler, yöntemler, iş talimatları, formlar, kayıtlar ve uygulama yazılımlarına elektronik ortamdan erişim bu araçlar ile sağlanır.
Pusula ortamında yer alan kalite sistemi ile ilgili sayfaların içeriğinden Yönetim Temsilcisi (YT) sorumludur.
Gizlilik
Kalite Yönetim Sistemi ile ilgili tüm bilgiler Pusula ve public folder’larda tanımlanmış yetki düzeyleri çerçevesinde tüm çalışanların şirket içinden ve dışından erişimine açıktır. Ek olarak, kalite el kitabı olarak tanımlanan işbu doküman şirket web sitesinde tüm müşteri, tedarikçi ve iş ortaklarının erişimine açıktır.
Kalite Yönetim Sistemi
Genel : Süreç yönetim sistemi Kisys (Koç Sistem İş Süreçleri Yönetim Sistemi) tüm paydaşlara odaklanacak biçimde tasarlanmıştır. Ana süreçler, çıktılarından paydaşların doğrudan yararlandığı akışlar olarak tanımlanmıştır. Organizasyonun ihtiyaçlar doğrultusunda ana süreçler altında süreçler; süreçlerin altında alt süreçler yer alır. Alt süreçler fonksiyonel süreçler olarak tanımlanmakta olup, bir grup veya bölüm içinde başlayıp biten süreçlerdir. Süreç performansı tanımlanmış gösterge ve ölçütlerle izlenir.
Stratejik yönetim (SY) süreçleri, hissedarlara; müşteri ilişkileri yönetim (MİY) süreçleri, müşterilere; iş ortakları ve ürün yönetim (İÜY) süreçleri tedarikçilere ; insan kaynakları yönetim (İKY) süreçleri çalışanlara pazar ve toplumsal ilişkiler yönetim (PİY) süreçleri pazar ve topluma odaklanacak biçimde tasarlanmıştır.
Ana süreçler üst yönetim seviyesinde sahiplendirilmiştir. Süreç sahibi sürecin girdi ve çıktılarını, arayüzlerini, süreçlererası ilişkileri ve performans kriterlerini belirleyen, sürecin iyileştirmesinden sorumlu kişidir.
Çalışanlar yer aldıkları süreçlere göre farklı rol ve sorumluluklar üstlenebilirler. Süreç hiyerarşisi içinde aktivite düzeyine inildiğinde çalışanların günlük faaliyetlerine ulaşılmış olur.
Paydaşların beklentilerinin değişmesine bağlı olarak yeni süreçler tasarlanır, mevcut süreçler iyileştirilir, mevcut süreçler için yeni gösterge ve ölçütler belirlenir. Süreç hiyerarşisi aşağıdaki biçimde gösterilmektedir.
İçinde tasarımın faaliyetinin yer aldığı yazılım geliştirme süreci uluslararası metodoloji (Spice) ve standartlara (ISO 15504) yönelik tasarlanmış süreçlerle yürütülür.
Müşterilerle yapılan sözleşmelere bağlı olarak proje kapsamındaki bazı süreçler kuruluş dışı kaynaklarca yürütülebilir. Dış kaynaklarca yürütülen bu süreçlerin uygunluğu proje yönetim süreci kapsamındaki kalite ve risk yönetim süreçleri içinde ele alınır.
Dokümantasyon Gerekleri
Kalite politikası stratejik yönetim sürecinin çıktısı olan vizyon doğrultusunda, Mükemmellik Modeli prensip ve ilkelerine göre oluşturmuştur ve tüm taraflarla paylaşılmaktadır.
Şirketin kalite hedeflerine ulaşması ekiplerin ve bireylerin kalite hedeflerine ulaşması ile gerçekleşir. Bireysel performans hedefleri arasında, tüm çalışanlar için finansal olmayan hedefler tanımlanmış olup, yıl sonunda bir önceki yılın sonuçları gözden geçirilir, yıl başında sonraki yılın hedefleri belirlenir. KPYS (Katılımcı Performans Yönetim Sistemi) formlarına işlenen bilgiler İnsan Kaynakları bölümünde saklanır.
Süreçler, kalite el kitabı, yaşam döngüsü, akış diagramları, haritalar, formlar, iş kırılım yapısı gibi dokümanlar vasıtasıyla tanımlanır, elektronik ve basılı ortamlarda saklanır. Kontrollü kopyalar elektronik ortamdadır. Süreç tanımlama süreci tanımlanmıştır. Süreç içinde girdi veya çıktı olarak üretilen tüm kayıtların saklama sorumluluğu süreç dokümanları içinde açıklanmıştır. Bilgi alt yapısını oluşturan kayıt ve dokümanlar için 4 temel ortam tanımlanmıştır:
- Şirket intraneti Pusula ortamı,
- Uygulama yazılımı veri taban ortamları,
- Outlook/exchange/Public Folder ve ofis ortamı,
- Basılı ortam.
Pusula, bilgi birikimi yönetiminin alt yapısını oluşturur. Çalışanların Pusula’ya içerik sağlamalarına yönelik süreçler tanımlanmıştır. Kalite yönetim sistemine yönelik dokümanların kontrolünden kalite temsilcisi sorumludur.
Ofis yazılımları aracılığı ile oluşturulan kayıtlar public folder’larda saklanır. Public folder’lar şirket organizasyonunu yansıtacak biçimde düzenlenmiştir. Bilgi Sistemlerinde tanımlı bir kişi dışında, her bölümde, ‘owner’ yetkisi verilmiş bir çalışan kendi bölümüne ait belgelerin düzeninden sorumludur. Bu kişi bölümüne ayrılan public folder’da ilgili kayıtların yönetimini sağlar.
Bilgisayar ortamında saklanan tüm merkezi doküman ve bilgilerin güvenliğinden Bilgi Sistemleri bölümü sorumludur. Veri tabanlarında bulunan veriler periyodik olarak yedeklenir. Bu süreç, diğer müşteri sistemlerine ev sahipliği hizmeti veren İşletim Bölümü tarafından yürütülmektedir.
Bilgisayar ortamında yaratılmayan (basılı) kayıtlar gerekli durumlarda bilgisayar (manyetik) ortamına aktarılır. Basılı olarak saklanması gereken dokümanlar süreç dokümanları içinde tanımlanmıştır. Dış kaynaklı dokümanlar aşağıdaki biçimde tanımlanmıştır: Şirketin uymakla yükümlü olduğu iş ve ticaret yasalarla ilgili dokümanların yönetimi Mali ve İdari İşler bölümünün sorumluluğundadır. 2886 sayılı Devlet İhale Yasası ve ek bazı yasalara tabi olarak alım yapan müşterilerimizin ihale şartnameleri ilgili sektör satış grupları tarafından temin edilir ve saklanır. Şirketin uymakla yükümlü olduğu Koç Holding’in yayınladığı genelgeler Genel Müdürlükte saklanır. Elektronik kopyalarına KoçWeb isimli Koç grubu intraneti üzerinden erişilir. Şirketin uymayı taahhüt ettiği yönetim ve kalite standartlarına ilişkin dokümanlar Sistem Organizasyon ve Geliştirme Koordinatörlüğü’nde saklanır. Şirketin iş ortaklarına ait ve uymakla yükümlü olduğu yetki belgesi, yeterlilik belgesi, temsilcilik anlaşması gibi dokümanlar Ürün Yönetim Bölümünde saklanır.
Kalite Politikası
Kalite politikasının temeli toplam kalite yönetim yaklaşımına dayanır. Mükemmellik modeline göre gerçekleştirilen öz değerlendirme çalışması, şirket düzeyinde sürekli iyileştirme döngüsünün garanti altına alınmasını sağlar. Her yıl tekrarlanan öz değerlendirme süreci sonunda ortaya çıkan iyileşmeye açık alanlar önceliklendirilir, iyileştirme planları yapılır ve uygulamalar hayata geçirilir. Alt kriter düzeyindeki puan, önceliklendirmede dikkate alınır. Şirket genelindeki temel kalite göstergesi öz değerlendirme genel puanıdır. Genel puan seviyesinde orta vade hedef belirlenir. Hedefe ulaşılmadığı durumlarda hedef gözden geçirilir.
Mal ve Hizmetlerin Sunumu
Mal ve hizmetlerin sunumunu kontrol için süreçler tanımlanmıştır.Yazılım ve donanım ürünlerinin üretici firmalar tarafından sağlanan teknik ve kullanıcı kılavuzları müşterilere ürünlerle birlikte dağıtılır. Yazılım ve donanım ürünlerinin üretici firmalar tarafından veya şirket içi kaynaklar tarafından sağlanan eğitimlerine müşterilerin katılması sağlanır. Ürünlerin kuruluşları eğitimli uzmanlar tarafından gerçekleştirilir. Satış sonrasında bakım, onarım ve destek hizmetleri sağlamak üzere uygun olarak Saha Hizmetleri organizasyonu ve satış sonrası süreçleri tanımlanmıştır.
Müşteriye ulaştırılan fiziki ürünler, üretici firmaların ürün kodu, seri numarası gibi bilgilere ek olarak şirket referans numaraları ile izlenir. Ek olarak sorun çağrı numarası, satış teklif numarası, sipariş kodu, proje kodu gibi bilgiler aracılığı ile izlenebilirlik sağlanmaktadır.
Müşterinin, şirketin ofislerine gönderdiği her türlü mülkiyeti güvence altına alınır. Onarım, bakım veya deneme gibi amaçlar için gönderilen fiziki ürünlerin giriş, kabul, çıkış ve teslim gibi işlemleri için süreçler tanımlanmıştır. Müşterilerle ilgili elektronik bilgilere erişimler yetki seviyelerine göre sınıflandırılmıştır. Müşteri sistemlerine ve uygulamalarına ev sahipliği, kaynak kullandırma gibi işletim hizmetlerinin verildiği durumlarda gizlilik ve güvenlik, yapılan anlaşmaların kapsamı içinde ele alınır. Donanım ürünlerinin verimli çalıştırılması ile ilgili gereksinimler teknik dokümanlarda üretici firmalar tarafından belirlenmektedir. Bu şartların sağlanma sorumluluğu işletim hizmetinin türüne (Application Services Providing, Application Server Hosting, Application Hosting gibi) bağlı olarak yapılan sözleşmelerde belirlenir. Ortam (elektrik, ısı ve rutubet gibi) şartlarının değişme olasılığı nedeni ile kontrol altında tutulmalarını sağlayacak cihazların kalibre edilmeleri ile ilgili kalibrasyon süreci tanımlanmıştır.
Üretici firmalar tarafından sağlanan ürünlerinin birlikte çalışabilirliklerine yönelik uyumluluk (competibility) bilgileri müşterilere iletilmektedir. Bu kurallar dışında yapılacak her türlü değişikliğin (ekleme veya yükleme) sorumluluğu sözleşmelerde tanımlanmıştır. Bu değişikliklerin yönetilebilmesi için tüm müşteri konfigürasyonların yer aldığı sistemler kullanılmaktadır.
Üretici firmaların test ve kalibrasyon amaçlı dağıttıkları yazılım programları internet ortamında elektronik olarak veya teknik bültenler aracılığı ile müşterilerle paylaşılır. Eğitimli uzmanlar aracılığı ile, yerinde veya uzaktan erişimle müşterinin çalışma ortamının sürekliliği sağlanır. Uygulama yazılım geliştirme faaliyeti içinde ürünün tesliminden önce uygunluğunun doğrulanmasına yönelik kapsamlı test ve deneme süreçleri tanımlanmış olup, teslim sonrasında destek süreci ile ürünün çalışabilirliği sağlanmaktadır.
UYGUN OLMAYAN ÜRÜNÜN KONTROLÜ
Müşteri beklentisine uygun olmayan ürünün tesliminin engellenmesine yönelik süreçler tanımlanmıştır. Fiziki ürünlerin teslim süreci, her aşamada, ürün kodları, konfigürasyon onayı, teklif mektubu, sipariş mektubu, stok çıkış formu, teslim tutanağı ve kuruluş onay formu gibi ara çıktıların yetkili ve sorumlu kişiler tarafından denetim ve onayını sağlayacak biçimde tasarlanmıştır. Hizmet ürünlerinde, proje yönetim süreci için benzeri kontrol ve onay noktaları belirlenmiştir. Temin edilen ürünlerin kuruluş (installation) ve yerleştirme (implementation) işlemlerinin sorumluluğu müşteri ile yapılan sözleşmelerde belirlenmiştir. Donanım/sistem yazılımı ile uygulama yazılımlarının kuruluş ve yerleştirmeleri için süreçler tanımlanmıştır. Bu işlemler tamamlanıp müşterinin onayı alınmadan kabul işlemi gerçekleşmiş sayılmaz. Bu aşamada ürün ve hizmet ile ilgili uygunsuzluklar ortaya çıktığında sözleşmeler çerçevesinde gideriler. Üreticilerden kaynaklanan uygunsuzluklar (DOA, vb) iş ortağı sözleşmeleri çerçevesinde üreticilere yansıtılır.
MARKA VE BELGELENDİRME ÇALIŞMALARI
20. Yüzyıl başlarından itibaren ekonomik ve sosyal hayatta standart ve standardizasyonun önem kazanması, ülkeleri, hazırlanan standartların uygulanması için çeşitli tedbirler almaya yöneltmiştir. Gerek üretici ile doğrudan temas sağlanması, gerekse tüketici için teminat oluşturması açısından ürün belgelendirme sistemlerinin kurulması, kısa vadede sonucu alınabilecek en etkili araç olarak görülmüştür. Bugün dünyanın pek çok ülkesinde milli standart teşkilatlarının sorumluluğunda ve bünyesinde ürün belgelendirmesi yapılmaktadır.
Türk Standartları Enstitüsü de 1964 yılında uygulamaya koyduğu "Standartlara Uygunluk Belgelendirmesi ( TSE Markası)" ile ürün belgelendirmesini başlatmıştır. Bu uygulama ile başlangıçta üreticilerde standartlara uygun ve kalite seviyesi yüksek mal üretme şuurunun yerleştirilmesi, yaygınlaştırılması amaçlanmış, tüketicilerin can ve mal güvenliklerinin korunması sağlanmıştır.
Belgelendirme günümüzde giderek daha da önem kazanmış, uluslararası ticarette, pazarlamanın birinci öncelikli konusu olarak gündemdeki yerini almıştır. Özellikle iki ve çok taraflı anlaşmalar çerçevesinde mal ve hizmetin pazarlanması için, düzenlenen belgeler önemli rol oynamaktadır. Bu çerçevede uluslararası platformlarda belgelerin karşılıklı olarak tanınması ticareti kolaylaştırmış, özellikle gümrük kapılarında malların uzun süre bekletilmesi problemini ortadan kaldırmıştır.
Dünyadaki global yaklaşım çerçevesinde özellikle Avrupa Birliği başta olmak üzere belgelendirmede de Enstitümüzce uyum çalışmalarına ağırlık verilmiş olup belgelendirmede Avrupa Birliği ve uluslararası belgelendirme sistemlerine uyum sağlamak üzere dönem içerisindeki çalışmalara hız verilmiştir.
Bu dönemde Merkezimizde belgelendirme hizmeti; Belgelendirme Merkezi Başkanlığı adı altında deruhte edilmiş olup, Belgelendirme Merkezi, uzun zamandır yürütmekte olduğu çalışmalar neticesinde Elektroteknik sektöründe uygunluk belge ve sertifikalarının uluslararası alanda karşılıklı tanınması sistemi olan IECEE-CB sistemine ve Avrupa ülkeleri bünyesinde belgelerin karşılıklı tanınması anlaşması olan CAA’ya (Cenelec Certification Agreement - Cenelec Belgelendirme Anlaşması) ve kabloların belgelendirilmesi anlaşması HAR’a üye olmuştur.
Ayrıca belgelendirme Merkezimiz, Avrupa Markası olarak adlandırılan “EMS-KEY MARK” Markasını verme konusunda da ilgili organizasyona müracaat etmiş bulunmaktadır. Belgelendirme hizmetlerine ürün belgelendirme çalışmaları ile başlayan Enstitümüz, günün şartlarının gerektirdiği uyumu sağlayarak bugün belgelendirme faaliyetlerini aşağıda belirtilen şekilde on ana grupta yürütmektedir.
Üretim Yerlerinin Belgelendirilmesi
Madde, Mamul veya Mahsullerin Belgelendirilmesi,
Parti Mallarının Belgelendirilmesi,
Hizmet Yerlerinin Belgelendirilmesi,
İthal Mallarının Belgelendirilmesi,
Laboratuarların Belgelendirilmesi,
Kalite - Çevre Sistemlerinin Belgelendirilmesi,
Atık Taşıma Uygunluk Belgelendirilmesi,
Eleman Belgelendirmesi
Motorlu Araçlar Aksam ve Parçalarının AEK Repolasyonlarına Göre Teknik Servis Hizmeti
Belgelendirme faaliyetlerimiz çeşitli anlaşmalar ile yakın işbirliği içinde bulunduğumuz ülkelere kolaylıkla mal satmak isteyen yabancı firmaların da ilgisini çekmektedir.
Bugüne kadar, Almanya, Amerika Birleşik Devletleri, Avusturya, Belçika, Bulgaristan, Cezayir, Çin, Danimarka, Fransa, Finlandiya, Güney Kore, Hindistan, Hollanda, İngiltere, İrlanda, İspanya, İsveç, İtalya, Japonya, Macaristan, Polonya, Portekiz, Romanya, Rusya, Singapur, Srilanka, Suudi Arabistan, Taiwan, Tayland, Endonezya, Malezya, Slovenya, Brezilya, Bosna Hersek ve Yunanistan'da faaliyet gösteren firmalarla sözleşme imzalanmıştır.
MARKA VE BELGELENDİRME ÇALIŞMALARI
ÜRÜN BELGELENDİRME ÇALIŞMALARI
Türk Standartlarının sanayide yaygın olarak kullanılmasında ve Türk tüketicisinin bilinçlendirilmesinde çok önemli bir rolü olan TSE Marka Sistemi, ilk uygulamaya konulduğu 1964 yılından itibaren giderek artan bir gelişme hızı göstererek, tüketicinin benimsediği ve bugün için yıllık satış tutarı yaklaşık 150 trilyon TL.sının üzerinde madde ve mamulü kapsayan bir güvenlik şemsiyesi niteliği kazanmış bulunmaktadır.
BELGELENDİRME ÇALIŞMALARI
1. KALİTE UYGUNLUK BELGESİ ( TSEK MARKASI ) VE MÜSTAKİLEN İMALATA YETERLİLİK ÇALIŞMALARI
Her türlü madde ve mamulü üreten firmaların arazi, bina, tesis, personel, makine- teçhizat, araç-gereç, kalite kontrol sistemi ve üretimi etkileyen diğer faktörler yönünden yeterli olmaları halinde; Müstakilen İmalata Yeterlilik Belgesi, bu firmaların ürünlerinin milletlerarası veya diğer ülkelere ait standartlar ile Enstitümüzce kabul edilebilir teknik esaslara göre incelenmesinden olumlu neticeler alınması halinde, Kalite Uygunluk Belgesi (TSEK Markası) verilmektedir.
2. HİZMET YETERLİLİK BELGESİ
Hizmet üreten sektörlerde, işyerleri, kurum veya kuruluşların verdiği hizmetlerin yeterliliğinin, ilgili Türk Standardına veya belirlenen kriterlere uygunluğunu tevsik eden belgedir.
Bu belge tüketiciye verilecek hizmetlerin ve muhtelif işyerlerinin mevzuata uygunluğunu, imkan ve kabiliyetlerinin yeterliliğini gösterir.
1995 yılında yayımlanan 4077 sayılı “Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun” ve buna paralel çıkarılan Tebliğler sonucu Enstitümüze yoğun belge talepleri olmaktadır. Özellikle “Sanayi Mallarının Satış Sonrası Hizmetleri Hakkında Tebliğ” gereği, Enstitümüz Türkiye genelinde hizmet yerini, hazırlanan Türk Standartları ve belirlenen kriterlere göre belgelendirmiştir.
3. LABORATUAR YETERLİLİK BELGESİ
Laboratuar Yeterlilik Belgelendirilmesi Talimatı çerçevesinde; Ölçüm, kalibrasyon ve deney laboratuarlarının teknik yeterlilikleri onaylanarak laboratuar yeterlilik belgesi düzenlenmektedir.
Deney ve ölçüm laboratuarları, hazırlanan TS-EN 45000 serisi standartlara paralel olarak Kalite Yönetim Sistemi ve Kalite El Kitaplarını hazırlamaya teşvik edilmektedir.
4. PARTİ MALI UYGUNLUK BELGELENDİRME ÇALIŞMALARI
Parti mallarının alıcısının, önceden belirttiği teknik esaslara uygunluğunu gösteren belgedir.
5. KARAYOLU İLE TEHLİKELİ ATIK TAŞIMA UYGUNLUK BELGESİ ÇALIŞMALARI
Karayolu ile Tehlikeli Atık Taşıma Aracı Belgelendirme Talimatı çerçevesinde, Çevre Bakanlığı’nın Enstitümüze tevdi ettiği görev ve yetkiye istinaden, 27.8.1995 tarih ve 22387 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Tehlikeli Atıkların Kontrolü Yönetmeliği” ve Bayındırlık ve İskan Bakanlığı’nca 22.10.1976 tarih ve 15742 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Tehlikeli Maddelerin Karayolu ile Taşınması Hakkında Yönetmelik” doğrultusunda, karayolu ile tehlikeli atık taşıyan araçların belgelendirilmesi yapılmaktadır.
6. İTHAL MALLARI BELGELENDİRME ÇALIŞMALARI
01 Ocak 1996 tarihinden itibaren Ülkemiz Gümrük Birliğine girerek, Avrupa Birliğine entegrasyon sürecinde önemli bir adımı gerçekleştirilmiştir. Buna paralel olarak yayımlanan Dış Ticarette İthalat Rejimi Kararı ve Mevzuat Uyumlaştırmaları çerçevesinde ithal mallarda denetim ve belgelendirme çalışmalarına uyum sağlanmıştır.
Halen 07 Şubat 1999 tarih ve 23604 (Mükerrer) Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak Dış Ticaret Müsteşarlığınca, “Dış Ticarette Teknik Düzenlemeler ve Standardizasyon Rejimi Kararı” doğrultusunda yürürlüğe konan;
“Dış Ticarette Teknik Düzenlemeler ve Standardizasyon Yönetmeliği” 99/1 Sayılı “Dış Ticarette Standardizasyon Tebliği” ve Dış Ticaret Müsteşarlığının uygulamaya yönelik kararları ve “İthal Malları Belgelendirme Talimatı” çerçevesinde ithal malları için gerekli denetimler ve Uygunluk Değerlendirmesi yapılarak uygun bulunan partiler için İthal Malı Belgesi düzenlenmektedir. Diğer taraftan ilgili mevzuat doğrultusunda malların süratle gümrükten çekilmesini sağlayacak gereksiz zaman ve maliyet kaybını ortadan kaldıracak tedbirler alınarak ithalatçının mağduriyeti önlenmektedir.
AVRUPA BİRLİĞİNE UYUM
MEVCUT SORUNLAR
1. MEVCUT DURUM
Dünyada küreselleşmenin 1990’larla birlikte artması, GATT (Tarifeler ve Ticaret Genel Anlaşması) çerçevesinde ticaretin liberalleşmesi ve ekonomiye dayalı bölgesel entegrasyonların görülmeye başlamasıyla birlikte, Türkiye için de bulunduğu coğrafi ve jeostratejik konumdan dolayı değerlendirebileceği seçenekler artmıştır. Ancak Türkiye’nin gerek siyasi gerek, ekonomik, gerekse de tarihsel tercihleri açısından yönelebileceği en somut seçenek AT olarak görünmektedir ve son dönemlerde ilişkilerimizde kayda değer bir gelişme vardır.
Toplulukla şu andaki ilişkilerimiz, Ankara Anlaşması’nda öngörüldüğü gibi 1 Ocak 1996 tarihi itibarı ile gerçekleştirilen Gümrük Birliği kapsamında yürütülmektedir. Gümrük Birliği ise şu anda, sınai malların Gümrük Birliği alanı içinde serbest dolaşımını engelleyecek her türlü görünür ve görünmez engelin ortadan kaldırılmasını öngörmektedir.
Gümrük Birliği’nin gerçekleştiği tarih itibarı ile görünür engel olarak değerlendirilen gümrük vergileri ve miktar kısıtlamaları kaldırılmıştır. Ancak, eş etkili tedbir olarak değerlendirilen ticarette teknik engellerin kaldırılması için ise Türkiye’ye beş yıllık bir geçiş süreci tanınmıştır. Bu süreç, Türkiye- AT arasındaki ortaklık ilişkisinin en üst düzey karar alma organı olan Ortaklık Konseyi’nin 6 Mart 1995’te 1/95 sayı ile aldığı ve Gümrük Birliği’nin işleyiş esaslarını belirleyen kararı ile saptanmıştır. Buna göre Türkiye, Gümrük Birliği'nin işleyişi ile doğrudan ilgili olan alanlardan biri olan, sanayi ürün ticaretindeki teknik engellerin kaldırılmasına ilişkin mevzuatını mümkün olduğu ölçüde Topluluk Mevzuatı'na uyumlaştırmayı taahhüt etmiştir.
AT mevzuatı kapsamında, Sağlık Bakanlığı’nın doğrudan sorumluluğunda olan kozmetikler, tıbbi ürünler, tıbbi cihazlar ve oyuncaklar, ticari açıdan birer sanayi ürünüdürler. Türkiye'de bahsedilen konularda ilgili mevzuatın olmaması ya da var olan mevzuatın Topluluk Mevzuatı ile uyumlu olmaması durumu, söz konusu ürünler açısından ticarette teknik engel yaratmaktadır.
Teknik engel yaratan hususların ortadan kaldırılıp, Topluluk mevzuatına uyum sağlama konusunda Türkiye’ye tanınan süre 31 Aralık 2000’ de dolacaktır. Söz konusu ürünleri ilgilendiren mevzuatta tespit edilen eksikliklerin tamamlanması açısından gerekli çalışmalar yapılmıştır. Eksikliklerin bir kısmı giderilmiş, bir kısmı ise henüz tamamlanmamıştır.
Ayrıca, 21 Mayıs 1997 tarih ve 2/97 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı ile Türkiye'nin Gümrük Birliği kapsamında uyumlaştırmak durumunda olduğu AT Mevzuatı'nın listesi kabul edilmiştir. Bu listede yer alan mevzuatın hangi kurum ve kuruluşlar tarafından uyumlaştırılacağına dair 97/9199 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı 29 Nisan 1997 tarih ve 22974 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Bu kapsamda, Bakanlığımızın çalışma alanına giren konular şöyle sıralanabilir.
A– Tıbbi Cihazlar
B - Vücuda Yerleştirilebilir Aktif Tıbbi Cihazlar
C - Oyuncaklar
D - Tıbbi Ürünler
E - Kozmetikler
A-Tıbbi Cihazlar
Tıbbi Cihaz Yönetmeliği hazırlamak üzere 25 Ocak 1996 tarihli Bakan Oluruna istinaden “Tıbbi Cihaz Yönetmeliği” Hazırlama Çalışma Komisyonu oluşturulmuştur.
Başkanlığımız koordinatörlüğünde yürütülen komisyon çalışmaları sonucunda hazırlanan "Tıbbi Cihazlar" yönetmeliği taslağı öncelikle Bakanlık içi birimler başta olmak üzere, ilgili tüm kamu kurum ve kuruluşlarının ve özel sektörün görüşüne sunulmuştur. Gelen görüşler doğrultusunda Yönetmelik taslağına, son şekli verilmiştir.
1996 yılı sorununda tamamlanan bu yönetmeliğin yayımlanması için, yeni sisteme yasal dayanak oluşturmak ve ülkemizde AT sistemine paralel bir standardizasyon sistemi kurmak ve AT teknik mevzuatının uyumlaştırılmasına ve uygulanmasına temel teşkil etmek üzere, Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı koordinatörlüğünde hazırlanmakta olan "Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun (Çerçeve Kanunu)"nun yürürlüğe girmesi beklenmektedir.
Ayrıca, AB’ ye uyum çerçevesinde Bakanlığımız Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğü bünyesinde, 28.12.1999 tarih ve 10364 sayılı Bakanlık Makamı Olur’ u ile “ Tıbbi Ürün Güvenliği Daire Başkanlığı “ kurulmuştur.
B-Vücuda Yerleştirilebilir Aktif Tıbbi Cihazlar
Bu konuda, yine 25 Ocak 1996 tarihinde alınan Bakan Olur'una istinaden, ilgili teknik birimlerden "Vücuda Yerleştirilebilir Aktif Tıbbi Cihazlar" komisyonu kurulmuştur.
Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğü'nün koordinasyonunda düzenli olarak yürütülen komisyon çalışmaları sonucunda hazırlanan "Vücuda Yerleştirilebilir Aktif Tıbbi Cihazlar" yönetmeliği öncelikle Bakanlık içi birimler başta olmak üzere ilgili tüm kamu kurum ve kuruluşlarının ve özel sektörün görüşüne sunulmuştur. Gelen görüşler doğrultusunda Yönetmeliğe son şekli verilmiş, 1996 yılı sonu itibariyle yayımlanma aşamasına gelmiştir. Hazırlanan Yönetmelik AT'nin bu konuda çıkardığı direktif ile teknik yönden bire bir aynı olup, sadece şekil itibariyle iç hukukumuza uygun olarak yeniden düzenlenmiştir.
Bu yönetmeliğin yayımlanması için de Çerçeve Kanunu’ nun yürürlüğe girmesi beklenmektedir.
C-Oyuncaklar
Oyuncaklardan sorumlu Bakanlığımız teknik birimi Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü başkanlığında Dairemiz koordinatörlüğünde sürdürülen çalışmalar sonucunda Avrupa Topluluğu'nun Oyuncaklar konusundaki mevzuatı ile uyumlu olarak "Oyuncak Yönetmeliği" taslağı hazırlanarak, Bakanlığımız içindeki birimler ve Bakanlık dışı ilgili kurumların görüşüne sunulmuştur. Sözkonusu Taslağın uygulamaya geçirilebilmesi için de öncelikle Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı koordinatörlüğünde hazırlanmakta olan Çerçeve Kanunu’ nun yürürlüğe girmesi beklenmektedir.
D-Tıbbi Ürünler
Bu konuda yapılan çalışmalar kapsamında, tıbbi ürünlerle ilgili olarak Türk mevzuatının belli bir kaç konu dışında AT mevzuatı ile uyumlu olduğu tespit edilmiştir. Kısmen ya da tamamen uyum gerektiren konular; immünolojik ürünler (aşı, serum, allerjen ve serum), kan ve kan ürünleri, tıbbi ürünlerin iyi dağıtım uygulamaları, etiketlenmesi, tanıtımı, reçeteye tabi ilaçların kategorize edilmesi, tıbbi ürünlerde fiyatlandırma, homeopatik ürünler konularındaki AT Direktiflerini kapsamaktadır. 31.12.2000 tarihine kadar söz konusu uyumun tamamlanması gerekmektedir.
E- Kozmetikler
Kozmetik ürünlerle ilgili olarak, 8 Nisan 1994 tarih ve 21899 sayılı RG'de yayımlanarak yürürlüğe giren "Kozmetik Yönetmeliği" ve 28 Ocak 1998 tarih ve 23244 sayılı RG'de yayımlanan "Kozmetik Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik" ile Topluluk uygulamaları genel olarak teknik açıdan uyumludur. Tek farklılık, AB ülkelerinde önceden izin alma zorunluluğu bulunmamasına karşın, bu ürünlerin Türkiye'de piyasaya arz edilmeden önce izin alma zorunluluğunun bulunmasıdır. Ticarette teknik engel olarak karşımıza çıkan bu durumun giderilmesinin, AB ülkelerinde uygulanan piyasa kontrol (in market kontrol) yöntemlerine geçilmesi ile mümkün olacaktır. Bu nedenle, söz konusu uygulamanın yapıldığı ülkelerdeki mevcut durum ve ülkemiz koşulları da göz önünde bulundurularak, çalışmaların yürütülmesi gerekmektedir. Ayrıca, kozmetiklerin analiz yöntemleri ile ilgili Avrupa Topluluğu Direktifleri laboratuar çalışmalarında uygulanmaktadır ancak, Türk mevzuatında analiz yöntemleriyle ilgili herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu düzenlemelerin de 31.12.2000 tarihine kadar tamamlanması gerekmektedir.
2.2. SORUNLAR VE ÇÖZÜMLER
AT ile Gümrük Birliği çerçevesinde işleyen ilişkilerimiz açısından yaşanan güçlükler ve çözüm önerileri şöyle sıralanabilir:
1. Bakanlık birimleri arasında, bu konuda daha etkin bir iletişimin sağlanması,
2. Gümrük Birliği’nin işleyişini etkileyecek ve geçiş süreci 31.12.2000’de dolacak olan mevzuatın özellikle Çerçeve Kanun olmak üzere bir an önce çıkarılmasını sağlamak,
3. Topluluğa tam üyelik perspektifini göz önünde bulundurarak, Türk mevzuatına aktarılacak ve yeni bir takım sistemler
getirecek olan AT mevzuatı çerçevesinde, Bakanlığın sorumluluğuna giren alanlarda, yapılanmaları farklı olan, örneğin Tıbbi Cihaz Ajansı, İlaç Ajansı gibi yeni kurumların oluşturulmasına imkan tanımak ve burada görev alacak personel için gerekli eğitim imkanını sağlamak,
4. Proje karşılığı sağlanacak mali imkanlardan, araştırma kurumlarının, üniversitelerin, sanayiinin, sivil örgütlerin ve diğer ilgili kurum ve kuruluşların faydalanmasını teşvik etmek,
5. Her alanda olduğu gibi, sağlık alanında da devlet- sanayi ve üniversiteler ve özel sektör arasında etkin bir işbirliğini oluşturmak,
6. AT ile ilgilenen devlet kuruluşları arasında ilişkilerin güçlendirilmesini temin etmek,
7. Söz konusu mevzuat uyumunun gerçekleştirilmesini takiben, Türkiye’nin AT ile olan ilişkileri çerçevesinde yükümlülükleri ve imkanları konusunda sağlık sektörünü oluşturan tarafların etkin bir biçimde bilgilendirilmesini ve bilinçlendirilmesini teşvik etmek.
AFLATOKSİN NEDİR, NASIL OLUŞUR?
Çeşitli mikroorganizmaların besin maddeleri üzerinde çoğalarak besinlerin fiziksel görünüşlerini, tatlarını ve bileşimlerini bozduğu bilinmektedir. Bazı fungus(mantar) türleri ise uygun koşullarda besin maddelerinin tat ve bileşimlerini bozduğu gibi toksin özelliği gösteren çeşitli maddeler de salgılamaktadırlar. Bu maddeler genelde mikotoksinler olarak adlandırılırlar ve canlılarda çeşitli şiddetlerde hastalıklara neden olurlar.
Mikotoksinlerden aflatoksin ise genellikle Aspergillus Flavus ve A. Parasitucus isimli küf mantarları tarafından salgılanmaktadır. Bu mikroorganizmalar nem ve sıcaklığa bağlı olarak incirde yüksek gelişme potansiyeline sahiptirler. 240 – 250 C sıcaklık ve % 85 – 90 orantılı nem ideal gelişme koşullarıdır.
İncirde söz konusu olan bu küf mantarları havadan bulaşabildiği gibi ilek arıcılıkları, ekşilik böcekleri; sirke sinekleri ve incir kurtları tarafından da bulaştırılabilmektedir. Hasat sırasında topraktan da bulaşma olduğu düşünülürse incir meyvesi tüm gelişme dönemlerinde mantarın bulaşmasına açık olmaktadır.
İnsan sağlığı açısından tolerans sınırı çok düşük olan ve gerek dış pazarda, gerekse iç tüketimde satışı engelleyici faktör olarak önemli bir sorun olan Aflatoksinin oluşmasının önlenmesinde kültürel önlemlerin daha bahçe döneminde titizlikle ve zorunlu olarak uygulanması kaçınılmazdır.
AFLATOKSİNİN RİSKİNİ DÜŞÜRMEK İÇİN BAHÇEDE UYGULANMASI GEREKEN KÜLTÜREL ÖNLEMLER NELERDİR?
Zamanında ve tekniğine uygun budama ile ağaç üzerindeki bulaşma kaynağı kuru dal ve sürgünler bahçeden uzaklaştırılmalıdır.
Erkek incir meyvelerinden kaynaklanan bulaşmaların engellenmesi ve sağlıklı meyve tutumunu sağlamak amacıyla temiz ilek kullanılmalı ilekler file torbalar içinde asılmalı, gereğinden fazla ilek kullanımından kaçınılmalı ve ilekleme sonunda ilekler toplanarak bahçeden uzaklaştırılmalıdır.
Ağacın gelişiminde oluşturduğu olumsuzluklar ve hastalık etmenlerinin gelişimine uygun ortamlar oluşturması nedeniyle bilinçsiz gübrelemeden kaçınılmalıdır. Bu nedenle incir bahçelerinde yapılacak gübrelemeler için il ve ilçe Tarım ve Köy İşleri Müdürlüklerine danışılmalı, kullanılacak gübreler ve miktarları yaprak ve toprak analizlerine dayanılarak belirlenmelidir.
İncir ağaçlarında aşırı ve tek taraflı azotlu gübre uygulanmasından kaçınılmalıdır. Ayrıca toprakta organik madde ve azot miktarını arttıracak olan yeşil gübrelemeye önem verilmelidir. Ağacın azot ihtiyacının bu yolla karşılanmasına önem verilmelidir.
İncirlerde küflenmelere neden olan mikroorganizmaların taşınmasında rol oynayan ekşilik böcekleri ve sirke sinekleri ile ilkbahardan itibaren çekici yem tuzakları ile mekaniksel mücadele yapılmalıdır.
Yere düşen buruk incirlerin yaralanmaması, fazla zarar görmemesi için; hasattan önce ağaç altları mümkün olduğunca temizlenmeli, özellikle taş parçaları ayıklanmalıdır.
Aflatoksine neden olan mikroorganizmaların topraktan da bulaşması söz konusu olduğundan hasat döneminde yere düşen buruk meyvelerin toprakla temasının en aza indirilmesi için sık sık toplanması (günde 2 – 3 kez) gerekmektedir.
Toplama kapları % 30 – 50 oranında su içeren buruk incir meyvelerinin yaralanmasına neden olmayacak malzemeden yapılmalı, en çok 15 kg incir alacak büyüklükte olmalıdır. Toplama kapları sık sık yıkanıp, temizlenmelidir.
Aflatoksinin oluşmamasında incirin hızla kurutulması önemlidir. Bunun için toprakla temasının kesilmesi amacıyla kurutma, kesinlikle kerevetler üzerinde yapılmalı, toprak veya toprak üzerine konulan otlarda kurutulmaktan kaçınılmalıdır.
Ağaç altlarında toplanan incirlerde yaralı ve sağlam olanlar ayrı ayrı kurutulmalıdır. İncirler sergiden her gün seçilip alınmalıdır. Kuru incir özelliğini kazanmayan incirler sergiden alınıp depolanmamalı ve işlenmemelidir. Sergiden alınan kuru incirlerde ki su miktarı en çok % 20 – 22 olmalıdır.
İncirler sergiden alınırken kesinlikle hurdalar ayrılmalı ve önceden temizlik işleri yapılan üretici depolarında ve işletmelerde ayrı ayrı yerlerde depolanmalıdır.
Kuruyan incir, üretici depolarında uzun süre bekletilmeden işletmelere gönderilmelidir.
Hasat sonrasında toprak ve ağaç üzerinde kalan ürün kalıntıları toplanıp bahçeden uzaklaştırılmalıdır.
Sonuç olarak; Aflatoksinler, insan ve hayvanlar üzerindeki etkileri nedeni ile büyük ekonomik kayıplara sebep olmaktadır. Burada üretimden tüketime kadar olan zincirde yer alan çiftçi, besici, tüccar ve tüketici zarar görmekte hatta konu ülkesel boyutlara bile ulaşmaktadır. Son yıllarda geleneksel ihraç ürünlerimizden kuru incirde Aflatoksin nedeni ile önemli darboğazlar oluşmaktadır. Ancak yapılan çalışmalarda Aflatoksinli tanelerde uzun dalga UV lambalar altında parlak sarımsı yeşil ışıma arasında yüksek düzeyde ilişkinin saptanmış olması, etkili bir ön seçim yönetimini ortaya çıkarmaktadır. Kuru incir ihracatında Aflatoksin kontrolünün 1989 – 1990 sezonu için zorunlu kılınması işletmelerde yapılan etkin bir ön seçimle birleşince dış satımdaki darboğaz aşılabilmiştir.
Ancak üretim aşamasında, mevsimsel koşullara bağlı olarak boyutları artan veya azalan Aflatoksin probleminde, kaliteyi iyileştirmeye yönelik bazı kültürel önlemler dışında kesin çözüm getirecek öneriler bugün için yapılamamaktadır. Aynı durum Aflatoksin probleminin zaman zaman söz konusu olduğu diğer ürünler örneğin; fındık, antepfıstığı için de geçerlidir. Aflatoksin çoğunlukla sert kabuklu meyvelerde büyük sorunlar yarattığı halde fındıkta kurulan kalite kontrol sistemi, herhangi bir problemin doğmasını engellemiştir.
İnsan sağlığı üzerindeki etkilerine ilişkin çelişkili görüşler ileri sürülmesine rağmen hayvan sağlığı ve hayvan yetiştiriciliğindeki ekonomik değeri dahi göz önüne alındığında konunun yeterince önemli olduğu ortaya çıkmaktadır.
KAYNAKÇA :
T.C. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı Dış Ticarette Standardizasyon Genel Müdürlüğü Yayımları
İhracatta Avrupa Birliği Standartları ( Müsiad )
T.C. Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı Aydın İl Müdürlüğü Yayınları
Sorunlarla Dış Ticarette Standardizasyon Mevzuatı Namık KÜÇÜKKUTLU, Tülay SABUTAY
Belgelerle Uygulamalı ISO 9000 Nedir? Nasıl Kurulur? Prof. Dr. Atilla BAĞRIAÇIK
Standart Ekonomik ve Teknik Dergisi Dr. Lütfü ŞAHSUVAROĞLU