21.02.2020 Tarihte Bugün- 21 Şubat;

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan Akif Er
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

Akif Er

Aktif Üye
Yönetici
Vip Üye
Katılım
8 Kas 2019
Mesajlar
311
Tepkime puanı
79
Puanları
28
21.02.2020 Tarihte Bugün- 21 Şubat;

1431Jeanne d'Arc'ın (Jan Dark) yargılanma süreci başladı.
1440Prusya Konfederasyonu oluşturuldu.
1613I. Mikhail Rus çarı oldu.
1842John J. Greenough, dikiş makinesinin patentini aldı.
1848Karl Marx, Komünist Manifesto kitabını yayımladı.
1885Washington Anıtı tamamlandı.
1925Ünlü ABD dergisi The New Yorker'ın ilk sayısı çıktı.
1935Fransız misyonerlerinin işlettiği bazı okullar millileştirildi.
1939Türkiye, İspanya'daki Franco rejimini resmen tanıdı.
1953Francis Crick ve James D. Watson, DNA molekülünün yapısını keşfettiler.
1958Barış sembolü, Gerald Holtom tarafından nükleer silahlanmayı protesto amacıyla tasarlandı.
1958Türkiye Profesyonel Futbol Ligi başladı: ilk maç İzmirspor-Beykoz arasında oynandı. İlk golü İzmirsporlu Özcan attı.
1960Fidel Castro, Küba'daki tüm işletmeleri devletleştirdi.
1963Eski Milli Birlik Komitesi üyelerinden Alparslan Türkeş ve Numan Esin sürgünden Türkiye'ye döndüler.
1964CHP Genel Başkanı ve Başbakan İsmet İnönü'ye suikast girişiminde bulunuldu. Olay yerinde yakalanan suikastçının herhangi bir örgüte mensup olmadığı, kendi başına hareket ettiği açıklandı.
1965Malcolm X (Malik El Şahbaz) , New York'da uğradığı bir suikast sonucu öldürüldü.
1970İsviçre havayollarına ait bir uçakta Zürih yakınlarında havada patlayan bomba sonucu 38 yolcu ve 9 mürettebat öldü.
1970Türk basınında Yeni Asya gazetesi yayın hayatına başladı.
1971Yaşar Kemal Türkiye İşçi Partisi'nden (TİP) istifa etti.
1972SSCB'nin insansız uzay aracı Luna 20 Ay yüzeyine indi.
1973Bir İsrail savaş uçağı, Libya havayollarına ait bir yolcu uçağını Sina çölü üzerinde düşürdü: 108 kişi öldü.
1974Yaşar Kemal Türkiye Yazarlar Sendikası başkanlığına seçildi.
1974İsrail askeri birlikleri, Mısır ile varılan antlaşma uyarınca Süveyş Kanalının batısını tamamen boşalttılar.
1986Metallica 3. albümleri Master of Puppets'i çıkardı.
2001Türkiye kamuoyunda "Kara Çarşamba" olarak adlandırılan büyük bir ekonomik kriz patlak verdi.
2008Türkiye Kuzey Irakta Güneş operasyonuna başladı.

Tarihte Bugün Doğanlar (21 Şubat);
1836Léo Delibes, Fransız besteci
1903Anais Nin, Fransız günlük yazarı
1924Robert Mugabe, Zimbabwe'nin ilk devlet başkanı
1927Hubert de Givenchy, Fransız moda tasarımcısı
1946Anthony Daniels, İngiliz oyuncu
1958Jack Coleman, ABD'li oyuncu
1962Chuck Palahniuk, ABD'li yazar
1963William Baldwin, ABD'li aktör
1979Jennifer Love Hewitt, ABD'li sinema oyuncusu ve şarkıcı
1980Tiziano Ferro , İtalyan şarkıcı
1984David Odonkor, Alman futbolcu
1987Ashley Greene, ABD'li sinema oyuncusu
1987Ellen Page, Kanadalı sinema sanatçısı

Tarihte Bugün Ölenler (21 Şubat);
1554Hieronymus Bock, Alman fizikçi ve botanikçi
1677Baruch Spinoza, Hollandalı filozof (d. 1632)
1949Ali Çetinkaya (Kel Ali), Kurtuluş Savaşı komutanlarından, Türk siyaset ve devlet adamı (d. 1878)
1965Malcolm X, ABD'li zenci aktivist (suikast) (d. 1925)
1967Charles Beaumont, ABD'li yazar (d. 1929)
1984Mihail Şolohov, Rus yazar, Nobel Edebiyat Ödülü sahibi (d. 1905)
1988Süreyya Duru, Türk sinema yönetmeni ve yapımcı (d. 1930)

1582264315949.png
Francis Crick ve James D. Watson, DNA molekülünün yapısını keşfettiler.
DNA'nın kendini çoğaltma yeteneği, hayati olayları kontrol ediyor. Hücrenin çoğalma ve bölünme özelliği canlı yaratıkları cansız maddeden ayıran temel etkenlerden biri ve bu nedenle DNA yaşamın temeli sayılıyor. Sadece elektron mikroskobu ile görülebilen DNA ipliğinin uzunluğu bazen 10 cm'yi bulabiliyor. İnsan vücudunda 100 trilyondan fazla hücre olduğunu düşünürsek toplam DNA uzunluğu yaklaşık 200 milyar kilometre.

DNA molekülünün bugün kabul görmüş yapısı, 65 yıl önce James D. Watson ve Francis Crick tarafından 21 Şubat 1953'te resmen keşfedildi. DNA'nın, uzun bir keşif hikayesi var. Çünkü DNA'nın gizemi, farklı alanlarda çalışan birçok bilim insanı ve hekimin 80 yılı aşkın sürede gerçekleştirdiği çalışmalar sonucu çözüldü.

DNA ilk kez İsviçreli hekim Friedrich Miescher tarafından fark edildi. Miescher, 1869'da atık cerrahi pansumanların içinde mikroskobik bir madde keşfetti. Bu madde hem uzun hem de çok çok inceydi. Hücre çekirdeklerinde bulunduğu için ona "nüklein" adını verdi ve böylece DNA ilk kez bilim çevrelerince bilinmeye başlandı.

1919'da Phoebus Levene, bu birimi oluşturan bazları (adenin, sitozin, guanin ve timin), şekeri ve fosfatı tanımladı. Levene aynı zamanda DNA'nın, birbirine fosfat grupları ile bağlı nükleotit birimlerinden oluşan bir zincir olduğunu öne sürdü. Ancak bu zincirin kısa olduğunu ve bazların kendini tekrar eden bir sıralamaya sahip olduğunu sanmıştı. 1937'de William Astbury ise DNA'nın düzenli bir yapıya sahip olduğunu gösteren ilk görüntüleri elde etti.

Pnömokok bakterileri iki genel forma sahipti. "Düz" olanlar pnömaoni hastalığına neden olurken, "buruşuk" olanlar zararsızdı. 1928'de Frederick Griffith, "düz" şekilli ve "buruşuk" şekilli Pnömokok bakterilerini bir canlıya aynı anda enjekte ederek, "düz" şekli sağlayan özelliğin, "buruşuk"olanlara da aktarılmasının mümkün olduğunu gösterdi. 1943'de, üç arkadaş Oswald Avery, Colin MacLeod ve Maclyn McCarty bu deneysel sistemi kullanarak, yapısal değişikliğe neden olan etmenin DNA olduğunu gösterdi.

watsonvecrick-300x300.jpg

James D. Watson (sol) ve Francis Crick (sağ)
1953'te James D. Watson ve Francis Crick tarafından yazılmış, DNA'nın bugün kabul görmüş yapısını anlatan ilk makale Nature dergisinde yayımlandı. Bu makalede çift sarmallı moleküler model, tek bir X-ışını kırınım resmine dayanıyordu. Bahsi geçen yapı, Rosalind Franklin ve Raymond Gosling tarafından Mayıs 1952'de elde edilmişti.

Watson ve Crick modelini destekleyen deneysel kanıtlar, Nature dergisinin aynı sayısında yayımlanan beş farklı makalede yer aldı. Bunların arasında, Watson ve Crick modelini destekleyen Franklin ve Gosling'in makalesi de vardı.

Crick, 1957'de yaptığı etkili bir sunumda, moleküler biyolojinin temelleri olan DNA, RNA ve proteinler arasındaki ilişkiyi, bu konuda kanıtlar henüz tamamen toplanmamışken özetledi. Çift sarmallı yapının kopyalama mekanizması ise, 1958'de yayımlanan Meselson-Stahl deneyi ile doğrulandı. Crick ve arkadaşları tarafından yapılan diğer çalışmalar da genetik kodun, kodon olarak adlandırılan ve örtüşmeyen baz üçlülerinden oluştuğunu gösterdi. Genetik kod, 20 amino aside karşılık 64 kodon olmasından kaynaklanan uyumsuzlukların üstesinden gelmek için değişime uğramış baz çiftleri kullanıyordu. Bu bilgiler sayesinde Har Gobind Khorana, Robert W. Holley ve Marshall Warren Nirenberg genetik kodu çözdü. Bu keşifler moleküler biyolojinin doğumu olarak görülüyor.

1962'de Rosalind Franklin'in ölümünden sonra Watson ve Crick Nobel Fizyoloji ödülünü kazandı. Nobel ödülleri sadece hayatta olan kişilere veriliyordu ve Watson & Crick ikilisine ilham veren Rosalind'in adı hiç geçmedi. Bu keşif için kimlerin isminin anılması gerektiği hakkındaki tartışma halen devam ediyor.


1582264608774.png
Jeanne d'Arc'ın (Jan Dark) yargılanma süreci başladı.
O
Bu linki görmek için izniniz yok Giriş yap veya üye ol.
'yı
Bu linki görmek için izniniz yok Giriş yap veya üye ol.
savaşından kurtardı. Ülkesi ise bu büyük iyiliği cezasız bırakmayarak önce onu sattı, sonra ise yakılmasına sebep oldu. Küçük bir köyden Tanrı ve İsa sevgisi ile yola çıkan bu cahil kız, hiçbir komutanın yapamadığını yaparak devrin erkeklerinin önüne geçerek ülkesini kurtarmıştı. 500 yıl sonra ise heykeli dikildi. Fransa'nın tarihteki utanç tablosu olan Jeanne d'Arc ise hala halkın büyük bir sevgisini taşımaya devam ediyor.
Fransızlar tarafından ulusal bir kahraman olarak kabul edilen Jeanne d’Arc, tarihte yaşamış bir karakter olarak kabul edilse de, özellikle XXI. yüzyıl tarihçileri tarafından yaptığı iddia edilen şeyler nedeniyle gerçekliği sorgulanmış ve hayatı hakkında anlatılanlara hep kuşku ile yaklaşılmıştır. Hiçbir askeri eğitimi ya da deneyimi olmayan genç bir köylü kızının, İngiliz ordusu karşısında kazandığı zafer sıradışı kabul edilebilir.

Jeanne d'Arc kimdir | Jeanne d'Arc nasıl öldü | Jan Dark filmi | Jan Dark kimdir kısaca
Fransa tarihinin büyük azizesi Jeanne d'Arc, önce kendi ülkesi tarafından siyasi ve dini çıkarlar uğruna yakılıp ardından 500 yıl sonra ise heykeli dikilen bir kahraman. Peki Jeanne d'Arc kimdir? Jeanne d'Arc nasıl öldü? Jan Dark filmi konusu ne? Jeanne d'Arc kimdir? Jan Dark kimdir kısaca? İşte cevabı...

Bu linki görmek için izniniz yok Giriş yap veya üye ol.

Giriş Tarihi: 17.10.2019 13:52
Güncelleme Tarihi: 18.10.2019 13:02
A+A-
Jeanne d'Arc kimdir | Jeanne d'Arc nasıl öldü | Jan Dark filmi | Jan Dark kimdir kısaca


O
Bu linki görmek için izniniz yok Giriş yap veya üye ol.
'yı
Bu linki görmek için izniniz yok Giriş yap veya üye ol.
savaşından kurtardı. Ülkesi ise bu büyük iyiliği cezasız bırakmayarak önce onu sattı, sonra ise yakılmasına sebep oldu. Küçük bir köyden Tanrı ve İsa sevgisi ile yola çıkan bu cahil kız, hiçbir komutanın yapamadığını yaparak devrin erkeklerinin önüne geçerek ülkesini kurtarmıştı. 500 yıl sonra ise heykeli dikildi. Fransa'nın tarihteki utanç tablosu olan Jeanne d'Arc ise hala halkın büyük bir sevgisini taşımaya devam ediyor. Peki Jeanne d'Arc kimdir? Jeanne d'Arc nasıl öldü? Jan Dark filmi konusu ne? Jeanne d'Arc kimdir? Jan Dark kimdir kısaca? İşte cevabı...
15. yüzyılda Fransız halkı, İngiliz askerlerinin saldırıları altında umutsuzlukla savaşırken Tanrı'nın sesini duyan cahil bir köylü kızı onları bu sefaletten kurtaracaktı. Tarihin akışını değiştiren bu mucizenin adı Jeanne D'arc'tı.
İngiltere'ye Karşı Direnişle Ülkesini Savunan Bir Fransız Azizesi: Jeanne d'Arc
Fransızlar tarafından ulusal bir kahraman olarak kabul edilen Jeanne d’Arc, tarihte yaşamış bir karakter olarak kabul edilse de, özellikle XXI. yüzyıl tarihçileri tarafından yaptığı iddia edilen şeyler nedeniyle gerçekliği sorgulanmış ve hayatı hakkında anlatılanlara hep kuşku ile yaklaşılmıştır. Hiçbir askeri eğitimi ya da deneyimi olmayan genç bir köylü kızının, İngiliz ordusu karşısında kazandığı zafer sıradışı kabul edilebilir.

Yine köylü kökenli olduğu iddia edilmesine karşın saray Fransızcası konuşması ya da yargılanması sırasında “hiçbir zaman koyun ya da başka bir hayvan gütmediğini” söylemesi nedeniyle Jeanne d’Arc’ın bir köylü olmadığı, efsanenin geçmişte İngilizler karşısında zor durumda kalan Fransız sarayı tarafından uydurulmuş bir “psikolojik silah” olduğu ileri sürülmüştür. Fakat bu durum, tarihte Jeanne d’Arc olarak bilinen bir kişinin yaşadığı gerçeğini değiştirmez. Ölümünden önce ve sonra görülen tüm mahkeme kayıtlarının günümüzde Fransa Ulusal Kütüphanesi’nde saklanması, kayıtların doğruluğu kuşkulu dahi olsa Jeanne d’Arc’ın tarihsel gerçekliğinin kanıtıdır.
Jeanne d'Arc kimdir
Peki gerçekte Fransa’nın Koruyucu Azizesi Jeanne d’Arc kimdir? Kuşkusuz bazılarının iddia ettiği gibi bir feminist kesinlikle değildi. Ama onun hayatına yönelik anlatılacaklar, gerçeklerle efsanelerin karışımından oluşacaktır.
1412 yılının 6 Ocak günü Fransa’nın Champagne Kontluğu’nun Domrémy köyünde, çiftçi bir ailenin kızı olarak doğan Jeanne D’arc (Jeannette) olağan bir çocukluk ve ilk gençlik çağı geçirir. Köyündeki diğer kızlar gibi düzenli olarak kiliseye gider, “Periler Ağacı”ndan dilekte bulunur. Kendi ifadesiyle, 13 yaşına kadar dini görevlerini aksatmadan yerine getiren, her kırsal kesim insanı gibi batıl inançları olan sıradan bir köylü kızıdır.

Sonunda sesin isteğine uyan Jeannette, 1429 yılında, henüz 17 yaşında bir genç kızken köyünü terk eder. Uzun ve zahmetli bir yolculuğun sonunda Chinon’a ulaşan Domrémyli köylü kızı üzerinde erkek giysileri olduğu halde, taçsız Fransa Kralı VII. Charles’ın (veliaht prens) huzuruna çıkmayı başarır. Krala, Tanrı’nın kendisini Fransa’yı İngilizlerin işgalinden kurtarmak ve krallık tacını geri almak için görevlendirdiğini anlatır ve kendisine bir şans verilmesi için kralı ikna eder.

Jeanne d'Arc kimdir | Jeanne d'Arc nasıl öldü | Jan Dark filmi | Jan Dark kimdir kısaca


Taçsız kral VII. Charles’ın, karizmasından etkilendiği bakire köylü kızına, İngilizlere karşı başka bir seçeneği olmadığı için bu olanağı verdiği sanılmaktadır. Yine de Kral’ın tüm Fransa’nın yazgısını, henüz 17 yaşında olan ve hiçbir askeri deneyimi bulunmayan bir köylü kızının ellerine teslim etmesi gerektiğine inandıran ne olmuştu? O dönem yaşayanlar, Jeanne D’arc’ın VII. Charles’a onun güvenini hemen kazanmasını sağlayan bir işaret gösterdiğini söyleyen masallar anlatır. O zamandan beri de tarihçiler, bu işaretin ne olduğunu bulmak için çaba gösteriyorlar.


Böylece işgal altındaki Fransa topraklarını İngilizlerden kurtarmak için Fransız ordusunun başına geçen Jeannette, İngilizleri yenilgiye uğratarak Orleans’daki kuşatmayı kaldırır. Bu başarısının ardından krallık tacını İngilizlere kaparmış olan Charles’ı Reims’e götürerek 17 Temmuz 1429’da Fransa Kralı olarak taç giydirir.

Jeanne d'Arc nasıl öldü
Hiçbir askeri deneyimi olmayan genç bir kızın böyle bir zafer kazanmasının tarihte örneği olmasa da tarihsel arka plan aslında bunun şaşırtıcı olamadığını gösterir.



Her şeyden önce Orleans’ı kuşatan İngilizler kenti almak için yeterli güce sahip değildi. Daha önce Fransız kentlerinin kolayca teslim olması nedeniyle Orleans’ı da kolaylıkla alabileceklerini düşünen İngilizler yalnızca 4.000 askerden oluşan küçük bir birlikle kenti kuşatmıştı. Orleans halkı çok iyi direniyordu ama onlar da İngilizleri geri püskürtecek yeterli kuvvete sahip değildi. Kısacası savaş Orleans’ta sıkışıp kalmıştı.

Jeanne d’Arc’ın taze güçlerle kente gelmesi işte tüm bu dengeleri değiştirmişti. Daha önce yalnızca savunmayı düşünen Fransızlar artık İngilizlere saldırıyor, onları bozguna uğratıyorlardı. Fransızların karşı saldırıya geçebileceğini akıllarının ucundan dahi geçirmeyen İngilizlerin Jeanne d’Arc karşısında yenilmesi hiç de şaşırtıcı değildi.


VII. Charles’ın taç giymesinin ardından evine dönmek yerine, Jeanne, Paris’e yapılacak cesur bir saldırıyı da içeren yeni bir askeri harekatı üstlendi. Ne var ki Orleans’ı kurtarmada gösterdiği başarıyı Compiegne seferinde tekrarlayamayacak ve 24 Mayıs 1430’da Paris’in 80 km. kadar kuzeyinde Burgonya Dükü’ne esir düşecektir.



Jeanne d’Arc dük tarafından on bin frank karşılığında İngilizlere teslim edilir ve engizisyon mahkemesinde Beauves piskoposu Pierre Cauchon ve engizitör Jean Lemaitre başkanlığında yargılanmaya başlar.

Engizisyon Mahkemesi ve Jeanne D’arc’ın Ölümü
Geç Ortaçağ Avrupası’nda yaşanan cadı avı çılgınlığının hemen öncesinde engizisyon mahkemesi tarafından görülen bu dava içerdiği politik unsurlar nedeniyle klasik büyücü/cadı davalarından ayrılmakla birlikte, suç istinadı (kilisenin kutsal varlığına ve Katolik inancına karşı suç işlemek), sorgulama (fiziki işkence dışında, kanıtlanamayan suçlamalar, yalancı tanıklıklar, sorularla tehdit ve psikolojik işkence), yargılama ve infaz sürecinin bütünlüğü davanın tipik bir engizisyon davası olduğunu göstermektedir.

Engizisyon mahkemesi, sorgulanması sonrasında Jeanne d’Arc’ı on iki maddede sıralanan eylemlerden ötürü dolayı suçlu bulur. İlk dört maddede duyduğu seslere ilişkin suçlamalar yer alır: Katolik kilisesinin kutsal varlığını hiçe sayarak Aziz Mikail, Azize Katharina ve Azize Margareta’nın sözde buyruklarıyla kralın ve ülkenin geleceğine ilişkin kehanette bulunmak (falcılık/medyumluk).


Kaynak:
Bu linki görmek için izniniz yok Giriş yap veya üye ol.
 
Geri
Üst